This article provides an analysis of Muhammad Hashim Kamali's contributions to the conceptualization of maqaṣid within Islamic thought. Kamali, a prominent contemporary scholar, has offered fresh insights into the epistemological dimensions of maqaṣid. Kamali's international experience with maqaṣid, both in theory and practice, enabled him to articulate his distinctive perspectives on maqaṣid al-shari'a as a means of civilizational renewal that revitalizes Islam and ensures justice. In his works, he consolidated the thoughts of his predecessors and dealt with the main methodological problems related to the definition, sources, determination, classification and scope of maqaṣid, with an emphasis on the development of a comprehensive theory of maqaṣid based on his epistemological understanding of the Shari'ah. Kamali asserts that the Shari'ah is all about universal values, including justice, mercy, wisdom, and welfare (maṣlaḥa). Given its inherently value-laden nature, he contends that the interpretation and implementation of the Sharia should be value-oriented. His work shows that the importance of maqaṣid theory stems from its philosophical vision, which emphasizes the interpretation and application of text in accordance with the underlying values of the Shari'ah in a way that responds to contemporary problems. Kamali underscores the necessity of grounding in and determining maqaṣid via reason(mind), inherent nature, experience and induction to enhance the functionality of Islamic law in addressing contemporary issues while aligning with the intentions of the law giver (God). By adopting a value-oriented approach rooted in maqaṣid, he contends that uṣul al-fiqh must transcend narrow interpretations of qiyas and ijtihād, which are predominantly grounded in textual formalism, to address contemporary challenges effectively. Regarding the relationship between usul al-fiqh and maqaṣid, Kamali is of the opinion that maqasid is a distinct discipline, however, without claiming its independence from the usul al-fiqh. For this reason, Kamali accepts maqaṣid as a separate or independent proof of the Shariʿa without suggesting that it should replace the usul al-fiqh.
To address the existing dearth of methodology in maqaṣid, Kamali presents his systematic theory of maqaṣid, providing a structured framework for its comprehensive application. In his theory, he lists six basic indicators for the identification and hierarchy of maqaṣid: the presence or otherwise of texts (nuṣuṣ) in the Qur’ān, Ḥadīth, precedent of the Companions and their general consensus(Ijma), the existence(degree) of the benefit (maṣlaḥa) to be achieved or the evil (mafsada) to be prevented by the ruling, practical importance/legal value (scale), the existence (degree) of punishment, the existence (degree) of promise of reward or threat/warning, and how often it is repeated in the Qur’ān and Sunna. Furthermore, he proposes that maqasid should not be limited to a predetermined specific list, but rather expanded to encompass the open-ended values intrinsic to sharia. Kamali further contends that the wide-ranging epistemological breadth of maqaṣid can contribute positively not only to the advancement of Islamic civilization but also to humanity at large, as manifested through the concepts of Tajdid Hadhari (civilizational renewal) and Siyasa Shariyya (sharia-oriented policy). Kamali's comprehensive examination of maqaṣid, encompassing legal, moral, civil, political, and cultural dimensions, illustrates his belief in its normative function across all kinds of ijtihād, interpretation, and application of shariʿa, addressing all facets of human life. Therefore, he considered maqaṣid as an essential hermeneutical tool for interpreting the texts, determining the purpose of the Shari'ah, and establishing universal principles that transcend the particular text. He did not only see maqaṣid as a hermeneutical tool for understanding and interpreting the text, but also as a philosophical concept that expresses the totality of the values of the shari'ah. From a socio-political perspective, he considers maqaṣid as a basis of Siyasa Shariyya (sharia-oriented policy) and accordingly extends it to many contemporary, social, political, economic, cultural, etc. issues ranging from daily politics to the level of civilization. On the other hand, he underlines the potential of maqaṣid for the renewal of Islamic thought in the context of modernity, postmodernity and globalization. For these reasons, it is possible to characterize kamali's maqaṣid thought as epistemologically complementary, renewing, and integrative, and methodologically distinct, dynamic, and applicable.
Bu makalede makâsıda yeni epistemolojik anlamlar yükleyen çağdaş İslam âlimlerinden Muhammed Haşim Kemâlî’nin makâsıd anlayışı ele alınmıştır. Kemâlî’nin makâsıd konusundaki hem teori hem de pratikteki uluslararası deneyimi, İslam’ı yeniden canlandıran, adaleti sağlayan bir medeniyet yenileme aracı olarak makâsidü’ş-şerîa hakkındaki farklı düşüncelerini ifade etmesini sağlamıştır. Eserlerinde, kendisinden önceki âlimlerin düşüncelerini pekiştirmiş ve epistemolojik olarak kendi şeriat anlayışına dayalı kapsamlı bir makâsıd teorisinin inşasına önem vererek makâsıdın tanımı, kaynakları, tespiti, sınıflandırılması ve kapsamı ile ilgili temel metodolojik sorunları ele almıştır. Kemâlî’ye göre şeriat; adalet, merhamet, hikmet ve maslahat gibi küllî değerlerden ibarettir. Dolayısıyla değer yüklü bir kavram olarak şeriatın yorumlanması ve uygulanması değer odaklı olmalıdır. Onun çalışmaları, makâsıd teorisinin öneminin, nassların çağdaş sorunlara cevap vermek üzere şeriatın altında yatan değerlerine uygun olarak yorumlanmasını ve uygulanmasını vurgulayan felsefi vizyonundan kaynaklandığını göstermektedir. O, makâsıdın modern çağın gerekliliklerini şâriin muradı doğrultusunda karşılayabilecek bir işlevselliğe dönüştürebilmesi için akıl, fıtrat, tecrübe ve istikra üzerine temellendirilmesi ve belirlenmesi gerektiği üzerinde durmuştur. Değer odaklı, makâsıd esaslı bir din anlayışına sahip olan Kemâlî, günümüzde usûl-i fıkhın güncel sorunlara karşı çözümler bulabilmesi için lafzı esas alan dar kıyas ve ictihad anlayışını terk ederek makâsıd üzerinden genişlemesi gerektiğini önermiştir. Fıkıh usulünün makâsıd ile ilişkisi hakkında ise Kemâlî, makâsıdın fıkıh usulünden bağımsız olduğunu iddia etmeksizin, kendine özgü bir disiplin olduğu görüşündedir. Bu nedenle Kemâlî, makâsıdın fıkıh usûlünün yerini alması gerektiğini öne sürmeden, makâsıdı şeriatın ayrı veya bağımsız bir delili olarak kabul eder.
Kemâlî, makâsıd konusundaki metodoloji eksikliğini gidermek için kendi sistematik makâsıd teorisi önerisinde bulunmuştur. Teorisinde makâsıdın tespiti ve hiyerarşisinin belirlenmesi için altı temel gösterge sayar: Nassın, sahabe kavlinin veya icma’ın bulunup-bulunmaması, hükmün gerçekleştireceği maslahat veya önleyeceği mefsedetin varlığı, pratik önemi/hükmî değeri, cezanın varlığı (derecesi), bir ödül veya uyarının varlığı/gücü/zayıflığı, nasslarda hangi sıklıkta tekrarlandığını içeren bir dizi temel göstergeler tespit etmiştir. Bunun yanı sıra makâsıdın belirli bir liste ile sınırlandırılmaması ve açık uçlu değerler ilkesi üzerinden kapsamının genişletilmesini de önermiştir. Ancak böyle bir epistemolojik genişliği haiz makâsıdın tecdîd-i hazarî (medeniyetin dine uygun yenilenmesi) ve siyâset-i şer‘iyye (kamusal düzenlemelerin dine uygunluğu) vizyonu üzerinden sadece İslam medeniyetinin değil, aynı zamanda insanlığın da medeniyet gelişimine olumlu katkı sağlayabileceği fikrini benimsemiştir. Kemâlî’nin, makâsıdı; hukuki, ahlaki, medeni, siyasi, kültürel vb. açılardan ele alması, onun makâsıda insan hayatının tüm yönlerini kapsayan her türlü ictihad, şeriatın yorumlanması ve uygulanması için normatif bir işlev yüklediğini göstermektedir. Dolayısıyla makâsıdı, nassın yorumlanması, şeriatın gayesinin belirlenmesi ve tikel nassları aşan külli ilkeler ortaya konulması için gerekli olan hermenötik bir araç olarak ele almıştır. Bununla birlikte, makâsıdı sadece nassı anlama, yorumlama ve hermenötik bir araç olarak görmemiş, aynı zamanda nassın (şeriatın) değerler bütününü ifade eden felsefi bir kavram olarak değerlendirmiştir. Sosyo-politik açıdan ise makâsıdı siyâset-i şer‘iyyenin bir temeli olarak ele almakta ve bu doğrultuda makâsıdın gündelik siyasetten medeniyet düzeyine kadar uzanan çağdaş, sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel vb. pek çok meseleye teşmil etmektedir. Öte yandan makâsıdın modernite, postmodernite ve küreselleşme bağlamında İslam düşüncesinin yenilenmesine (tecdid) yönelik potansiyelinin altını çizmektedir. Bu saiklerden dolayı Kemâlî’nin makâsıd düşüncesinin epistemolojik açıdan tamamlayıcı, yenileyici ve bütünleştirici; metodolojik açıdan ise dinamik ve uygulanabilir olarak nitelendirilmesi mümkündür. Netice itibarıyla Kemâlî, din-medeniyet, ahlak-hukuk, akıl-nakil, usûl-makâsıd, te’sîl-tecdid, şeriat-siyaset bütünlüğünü içeren bir makâsıd nazariyesine sahip olmuştur. Dolayısıyla Kemâlî’nin makâsıd teorisi aracılığıyla epistemolojik bütünleşmeyi sağlama çabası, İslami ilkelerin çağdaş toplum bağlamında anlaşılması ve uygulanması için kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır.
Makalede Kemâlî’nin makâsıd görüşlerinin okuyucuya aktarılması, öncelikli amaç olarak belirlendiğinden, aktarılan görüşler hakkında değerlendirme ve analiz yapma konusunda zaruri görülen miktarla yetinilmiş, geniş çaplı değerlendirme ve analizden kaçınılmıştır.
İslam Düşünce Enstitüsü
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Submission Date | July 7, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 42 |