Provision of TCC 393 which prohibits members of a board of directors from participating in negotiations on matters where the personal interests of themselves and their relatives’ listed in the law, and their interest outside the company, conflict with the company’s interests, and in our opinion from voting in a vote on the relevant matter, is not an absolute mandatory regulation. In this context, violation of this provision would not invalidate the board of directors’ resolution, but it only causes a compensation liability (TCC 393/2). Accordingly, if the prohibited member attends the meeting or casts a vote despite the prohibition, then such participation shall be taken into consideration in determining and calculating the meeting and decision quorums. However, in order to protect the behaviour of members who, in compliance with the prohibition, does not participate in discussion of the relevant agenda item and the voting, and in order not to make it disadvantageous to comply with the law compared to non-compliance, and to make it possible to resolve in such case, it would be an appropriate solution to drop the prohibited member or members who do not attend the meeting and cast a vote, from the meeting and decision quorum, and to calculate the quorums accordingly. Such prohibition and its consequences would also be fully applicable to the method of resolving through circulation within the scope of TCC 390/4, and it is mandatory to send the written resolution proposal to the prohibited member or members also, to resolve through such a method.
Prohibition of participating in negotiations board of directors meeting quorum decision quorum quorum
The author declared that this study has received no financial support.
Yönetim kurulu üyelerinin, kendilerinin veya kanunda sayılan yakınlarının kişisel ve şirket dışı menfaatleri ile ortaklığın menfaatinin çakıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılmasını ve benimsediğimiz görüşe göre ilgili konuya yönelik oylamada oy kullanmasını yasaklayan TK 393 hükmü mutlak emredici bir düzenleme değildir. Bu kapsamda hükme aykırılık yönetim kurulu kararının geçersizliğine neden olmaz, yalnızca bir tazminat sorumluluğunun doğmasına yol açar (TK 393/2). Bu niteliği gereği, yasaklı üye, yasağa rağmen toplantıya ve oylamaya katılmış ise, söz konusu katılım toplantı ve karar yeter sayılarının belirlenip hesaplanmasında dikkate alınır. Ancak yasağa uyarak ilgili gündem maddesinin görüşülmesine ve oylanmasına iştirak etmeyen üyelerin bu davranışının korunması ve kanuna uygun davranmanın uymamaya nazaran dezavantajlı hâle getirilmemesi, ayrıca böyle bir durumda da karar alabilmenin olanaklı kılınabilmesi için, toplantıya ve oylamaya katılmayan yasaklı üye veya üyelerin toplantı ve karar nisabının matrahından düşülmesi ve aranacak yeter sayıların buna göre hesaplanması uygun bir çözüm olacaktır. Söz konusu yasak ve sonuçları, TK 390/4 kapsamında elden dolaştırma yoluyla karar alınması yönteminde de aynen uygulama alanı bulacağı gibi, bu usulde karar alınabilmesi için yazılı karar önerisinin yasaklı üye ya da üyelere de gönderilmesi zorunludur.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | February 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 78 Issue: 4 |