Bu makalede liberal siyasetin içine düştüğü meşruluk krizini gidermek üzere geliştirilmiş etik politik enstrümanlardan en çok kabul göreni aleyhine, insan hakları öğretisine yönelik bir dizi argüman dile getirilmiştir. Kanıtlanmaya çalışılacak temel iddia, insan hakları anlayışının kapitalist rasyonellik ile olan sorunlu ilişkisi nedeniyle mevcut hegemonik güçlerin devamlılığını noktasında oynadığı role ilişkin olacaktır. Makale insan haklarının egemen güçler tarafından ulus içi ve uluslar arası ilişkide bir baskı ve biçimlendirme aracı olarak kullanıldığı tezini işler. Bu bağlamda insan hakları insanlardan daha değerli hale gelmiştir. Tabii sorun basitçe insan haklarının kullanılma biçimi ile ilgili değildir. İnsan hakları-doğal haklar bağlantısı insan haklarının insanların onları onamasına bağlı olmaksızın değerli olduğu üzerine bir görüşe, bu görüş de zorunlu olarak insan haklarının insanlar üstü antidemokratik kullanım biçimine yol açmaktadır
In this paper, a number of arguments are presented against the human rights doctrine; the most received of all ethico-political instruments developed to counter the legitimacy crisis of liberal politics. The main argument regards the problematic relation between the concept of human rights and capitalist rationality as it contributes to the persistence of hegemonic forces. The paper argues that human rights are utilized for oppression and coercion by sovereign Powers in both intra-national and international relations. In this context, human rights have become more valuable than the human itself. Of course, the problem is not simply the way in which human rights are employed. The connection between human rights and natural rights leads to the argument that human rights are valued regardless of people's assent, and further leading, inevitably, to anti-democratic employment of human rights
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 26 |