Throughout history, people have resorted to various political and social practices to live together in peace. State, law, army, etc. Institutions emerged for this purpose and took their current modern form. Morality has at least as important a place as law in establishing social peace. At this point, religion is one of the most important binding factors in an individual's moral behavior. Justice, wisdom, courage and chastity are the four basic virtues accepted by moral philosophers since Ancient Greece. Mâturîdî (d. 333/944), the founder of a wing of Sunni theology, discussed wisdom in epistemological, ontological and ethical aspects. In Mâturîdî, wisdom is not just an abstract thought but also a concept with a practical aspect. It means thinking wisely and doing things in accordance with wisdom. Some scholars have accepted wisdom as one of the differences of opinion between Maturidi and Ash'ari (d. 324/935-36), the other founding scholar of Sunni theology. Since Ash'ari has a God-centered understanding of religion, he discussed wisdom within the framework of the creator's attributes of knowledge and will. In Mâturîdî, wisdom; It is revealed with its individual and social aspects such as justice, science, reason and morality. Therefore, man's freedom, will, mind etc. find a more respected place in Mâturîdî. Societies consisting of wise individuals are virtuous societies. The function of politics is the construction of virtuous individuals and societies. Politics has always been discussed together with morality in the history of thought. In Islam, a certain political model is not suggested for all societies, but basic moral principles are set forth for the construction of a virtuous society. Morality truly reaches its peak only in the social sphere. Therefore, the biggest difference that has separated civilized societies from nomadic societies throughout history has been morality. The real problem in the individual, social and political fields is the determination of ethical boundaries. Exceeding these boundaries between human-human, human-society and human-God causes disorder in the individual, society and nature. Maturidi's understanding of wisdom provides a basis that contributes to the correct understanding of these boundaries.
Tarih boyunca insanlar birlikte barış içerisinde yaşamak için çeşitli siyasal ve toplumsal uygulamalara başvurmuştur. Devlet, hukuk, ordu vb. kurumlar bu amaçla ortaya çıkmış ve bugünkü modern şeklini almıştır. Toplumsal barışın tesisinde ahlak en az hukuk kadar önemli bir yer tutar. Bu noktada din, bireyin ahlaklı davranmasındaki en önemli bağlayıcı unsurlardan biridir. Adalet, hikmet, şecaat ve iffet Antik Yunan’dan beri ahlak filozofları tarafından kabul edilen dört temel erdemdir. Sünnî kelâmın bir kanadının kurucusu olan Mâturîdî (v. 333/944) hikmeti epistemolojik, ontolojik ve etik yönlü olarak ele almıştır. Mâturîdî’de hikmet salt bir soyut düşünüş değil aynı zamanda amelî/pratik yönü olan bir kavramdır. Hikmetli düşünmek ve hikmete uygun iş yapmaktır. Bazı mütekellimler hikmeti, Mâturîdî ile sünnî kelâm’ın diğer kurucu âlimi Eş’ârî (v. 324/935-36) arasındaki görüş ayrılıklarından biri olarak kabul etmişlerdir. Eş’arî, Tanrı merkezli bir din anlayışına sahip olduğundan hikmeti yaratıcının ilim ve irade sıfatları çerçevesinde ele almıştır. Mâturîdî’de ise hikmet; adalet, ilim, akıl, ahlak gibi bireysel ve toplumsal yönleriyle ortaya konur. Dolayısıyla insanın özgürlüğü, iradesi, aklı vb. Mâturîdî’de kendisine daha saygın bir yer bulur. Hikmet sahibi bireylerden oluşan toplumlar erdemli toplumlardır. Siyasetin işlevi erdemli birey ve toplumların inşasıdır. Siyaset düşünce tarihinde her daim ahlakla beraber ele alınmıştır. İslam’da tüm toplumlar için belli bir siyaset modeli önerilmemiş fakat erdemli bir toplumun inşası için temel ahlak ilkeleri ortaya konmuştur. Ahlak tam anlamıyla ancak toplumsal alanda zirvesine ulaşır. Bu yüzden tarih boyunca medenî toplumları göçebe toplumlardan ayıran en büyük fark ahlak olmuştur. Bireysel, toplumsal ve siyaset alanındaki asıl problem etik sınırların belirlenmesidir. İnsan-insan, insan-toplum ve insan-Tanrı arasındaki bu sınırların aşılması bireyde, toplumda ve doğada düzensizliğe sebep olur. Mâturîdî’nin hikmet anlayışı bu sınırların doğru anlaşılmasına katkı sağlayan bir zemin sunmaktadır.
Bu makale, aynı yazara ait “Mâturîdî’de İlâhî Hikmet ve İnsan Fiilleriyle İlişkisi” başlıklı doktora tezinden yararlanılarak üretilmiştir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
A Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2017'den bu yana TR DİZİN ULAKBİM tarafından taranmaya başlamıştır. Ayrıca, Citefactor, Rootindex, DRJI index, ResearchBib, Sobiad İndex, Scientific Indexing Services, İdealonline ve Eurasian Scientific Journal Index gibi ulusal ve uluslararası indexler tarafından da taranmaktadır. İsam ve Base Bielefeld Academic Search tarafından taranmaktadır.