Yüce, temelleri M.S. 1. yüzyıla dayanan, estetik bir form olarak ise Edmund Burke ve Immanuel
Kant tarafından 18. yüzyılda inşa edilen bir kavramdır. Her iki düşünür için de ortak sayılabilecek
bir paydaya oturan yüce, temelinde aşkın bir fikre yatırım yapan dolayısıyla da insan-Tanrı
ilişkisinde Tanrı tarafına yaklaşan bir fikirle belirginleşmektedir. Bu bağlamda Burke ve Kant için
yüce, güç-kudret-korku gibi baskın duygulanımların temel sağlayıcısı konumundadır ve soyut bir
tahayyülü beslemektedir. Varlık alanı bakımından sanatsal etkiler için de önemli bir besleyici unsur
olan yüce, geçmişten günümüze değin etkisini yitirmeden kullanılagelmiştir. Sözgelimi sanatçılar
yapıtlar aracılığıyla sonsuzluk, büyüklük, anıtsallık gibi temel özellikler üzerinden yücelik fikrine
doğrudan yatırım sağlamışlardır.
Çalışma kapsamında yücenin temel etkilerinin yanında özellikle Kant tarafından ortaya konulan
cinsiyetli bir söylemin ürünü haline gelişine de değinilmektedir. Kant için güzel ile yüce arasındaki
ilişkisellik bağlamında ifadesini bulan bu söylem, temelde yücenin aşkınsala dolayısıyla eril olana,
güzelin ise içkin olana yani dişil yaradılışa benzer nitelikler sergilediğini öne sürmektedir. Bu
noktada yüce kavramının dişil kendiliğindenliğin aksine eril bir kudretin tezahürü oluşu
belirginleşmektedir. Temel hatlarıyla bu çalışma, yüce kavramının Tanrı’ya dair olan, güçlü duygular
uyandıran ve eril olana tekabül eden temel özelliklerini ortaya koymayı hedeflemekte ve bunu sanat
yapıtları aracılığıyla yorumlamayı yöntem olarak seçmektedir.
Sublime, is a notion of which the foundations dating back to A.D. in the 1st century, yet as an
aesthetic form that was constructed by Edmund Burke and Immanuel Kant in the 18th century. The
sublime, which bases on a common denominator for both thinkers, begins to be evident with an idea
that invests in a transcendent idea, and therefore approaches the side of God in the human-God
relationship. In this context, for Burke and Kant, the sublime is the main provider of dominant
emotions such as power-force- fear, and feeds an abstract imagination. Supreme, which is an
important nurturing element for artistic effects, has been used from past to present without losing its
effect. For example, artists have directly invested in the idea of sublimity through basic features such
as eternity, greatness, and monumentality through their works.
Within the scope of this study, besides the main effects of the sublime, a gendered discourse put
forward by Kant is also mentioned. For Kant, this discourse found its expression in the context of
the relation between the beautiful and the sublime, and it basically argues that the sublime exhibits
qualities similar to the transcendent, therefore the masculine, and the beautiful to the immanent that
is feminine nature. At this point, it becomes clear that the concept of the sublime is the manifestation
of masculine power as opposed to feminine spontaneity. Basically, this study aims to reveal the basic features of the concept of the sublime, which is about transcendental strong emotions and corresponds to the masculine and chooses to interpret it through works of art as a method.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 6 Sayı: 13 |