The modern world that deprives man of personality and turns the individuals into objects causes the individual not to comprehend his/her existence completely and to be exposed to various inner disintegrations by increasing the division between man and his original self. The modern working conditions that expect personnel to have a motivated performance routinely set to certain times and movements are one of the main reasons of estrangement. The estranged individual cannot simultaneously develop appropriate relations with society. Thus, this problem reaches a sociopsychological level. The estrangement which is a diseased situation in terms of man and society is an important source for the modern artist who wants to reflect the man of age with his all aspects. Edip Cansever and Yusuf Atılgan who put the problems of individual against superior forces into the center of art in our literature, have both searched the reasons of estrangement and discussed the sights of estranged individual through characters in their works. In our study the subject of poetry of “A Hotel Clerk” part by Edip Cansever’s poem called “I am Ruhi, how do I seem” and the protagonist of Yusuf Atılgan’s “Homeland Hotel” novel called Zebercet, a hotel clerk, will be comparatively examined in terms of “estrangement” through similarities and differences. Both of these authors have handled the hotels, the anonymous places, as the focus of estrangement;”the hotel clerks” as the prototypes of estrangement in an age of “homelessness that has become a universal destiny”
Modernism individual estrangement Yusuf Atılgan Edip Cansever
İnsan yaşamını kişilikten yoksunlaştıran ve bireyleri birer nesneye dönüştüren modern dünya, insanın özüyle arasındaki bölünmeyi arttırarak bireyin varlığını bir bütün/tamam halinde idrak edememesine ve kişinin iç dünyasında çeşitli parçalanmalara maruz kalışına neden olur. Özellikle çalışanlarından rutin olarak belli saatlere ayarlı ve belli hareketleri yapmaya programlı, güdülenmiş performanslar bekleyen modern çalışma koşulları yabancılaşmanın temel nedenlerinden bir tanesidir. Kendisine yabancılaşan birey, aynı zamanda içerisinde bulunduğu toplumla ve çevresiyle ilişkilerinde de sağlıklı bir tavır ortaya koyamayarak problemi sosyopsikolojik bir boyuta da taşır. İnsan, toplum ve yaşanılan çevre açısından hastalıklı bir durum olan yabancılaşma, çağın insanını bütün yönleriyle yansıtmak isteyen modern sanatçı için bulunmaz bir kaynaktır. Bizim edebiyatımızda ise kendisinden üstün güçler karşısında bireyin yaşadığı sıkıntıları sanatının merkezine yerleştiren Edip Cansever ve Yusuf Atılgan da eserlerinde, karakterler aracılığıyla, hem yabancılaşan bireyin görünümlerine yer vermiş hem de yabancılaşmaya neden olan etkenleri göz önüne sermişlerdir. Çalışmamızda Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli” adlı romanının başkahramanı otel kâtibi Zebercet ile Edip Cansever’in “Ben Ruhi Bey Nasılım” şiirinin “Bir Otel Kâtibi” başlıklı bölümünün şiir öznesi, “yabancılaşma” teması merkezinde, benzerlikleri ve farklılıkları noktasında karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Bu iki yazarımız da “Evsizliğin evrensel bir kader haline geldiği” çağımızda, anonim mekânlar olarak otelleri yabancılaşmanın odak noktası; “otel kâtip”lerini de yabancılaşmanın prototipi olarak ele almışlardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 2 Sayı: 2 |