Bu çalışmada, 21. Yüzyıl Alman edebiyatının önemli temsilcilerinden sayılan Sabine Kuegler’in (1972, -), çok okunanlar
listesinde haftalarca en üst sırada yer alma başarısını gösteren ve yakaladığı bu büyük başarıdan ötürü aynı adla sinema
sanatına da aktarılan Dschungelkind (Kuegler, 2005) adlı postmodern romanının ‘kültürlerarasılık’ kavramı ekseninde analizi
gerçekleştirilecektir. Çocuk yaşta babasının dilbilim araştırmaları nedeniyle ailesiyle birlikte Batı Avrupa’dan Endonezya’ya
giden ana figürün yaşantılarını konu edinen bu roman, otobiyografik özellikler taşımaktadır. Yazar Kuegler bu romanında;
farklı kültür, dil, din grubundan insanları bir araya getirerek, onların birlikte yaşama deneyimlerinde karşılaştıkları türlü
iletişim sorunlarını, Avrupa ve Hıristiyan merkezli bir bakış açısından değil, çoğulcu ve empatik bir bakış açısıyla ele almıştır.
Roman bu yönüyle, içinde yaşadığımız postmodern dönemin en önemli sorunsallarından biri olan kültürlerarasılık kavramına
ışık tutmaktadır. Temelinde iletişim kavramının olduğu edebiyat sanatı, kültürlerarası iletişimin, birden fazla ülkeye/dile ait
özelliklerin toplandığı ve yansıtıldığı izleklere sahip bir sanat dalıdır. Birbirleri ile etkileşim halinde uzun yıllar bir arada
yaşayan farklı kültüre ait insanların kültür paylaşımlarına tanık olduğumuz bu eser, anlayış ve hoşgörünün hayatta öncelik
oluşturması gerekliliği mesajını bizlere vermektedir. Bu makale, Türkiye’de hakkında hiçbir akademik çalışma yapılmamış olan
bu Alman yazarı ve onun bu romanını ülkemiz okurlarına da tanıtmayı erek edinen bir çalışma niteliği taşımaktadır.
This article aims to interpretation the autobiographical novel Dschungelkind, what has achieved success for weeks in the top
reading list and has also been transferred to cinema by the name of this great success, of Sabine Kuegler (1972, -), who is one of
the important representatives of 21st century German literature, by the mediation of interculturalism in postmodern era. This
novel, which focuses on the experiences of the main character, who goes from West Europa to Indonesia with her family
because of her father’s linguistic researches, is about autobiographical characteristics. The author has gathered people from
different culture, religion and language groups in this novel. These different people have many problems about communication
when together. The author has approached these problems form a pluralist and empathetic perspective, not from European and
Christian-centered perspective. In this aspect of the novel solves the notion of interculturalism, which is the most important
problems of the postmodern period in which we live. The art of literature has on the basis of the notion of communication. This
art reflects the communication of interculturalism, which has multiple country/language characteristics. In this novel we
witnessed the cultural sharing of people belonging to different cultures living together for long years. It gives us the message
that understanding and tolerance should prioritize in life. In Turkey has been no academic studies related to German writer. We
aims to introduce this German writer and her novel to our reader in Turkey with this study.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Education |
Journal Section | Book Reviews |
Authors | |
Publication Date | March 30, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 7 Issue: 1 |