This article appraised a hypothesis that Türkiye’s “model” of humanitarian diplomacy serves
as a human-oriented and functional model as to humanitarian intervention, conflict resolution, and
peacebuilding by transcending national interest and power struggle oriented conventional diplomacy
approaches. During Justice and Development Party governments (AK Party), Türkiye aptly utilized
humanitarian diplomacy tools for peaceful resolution of conflicts and intervening in humanitarian crises,
which turned Türkiye into a global-level actor in humanitarian diplomacy. However, by the second half of the 2010s, various developments, “Arab Spring/Revolts in particular, have led to new regional/
systemic threats emerge and increase in the use of hard power capabilities due to growing geopolitical
competition. At the same period, Türkiye’s soft power capabilities as a humanitarian actor have been
undermined and the room for humanitarian diplomacy in international politics has been limited. The
article analyzed the effects of afore-mentioned changes on Türkiye’s humanitarian diplomacy approach
on the context of “Somalia”, “Syria”, and “Gaza” cases and reached two main conclusions. Firstly,
despite the processes that politicize and limit humanitarian diplomacy and intervention, Türkiye seems
to follow a human-oriented agenda that is liberal, aiming to contribute multilateralism and in harmony
with those of international humanitarian actors. Secondly, the hard power capabilities used in post-2015
humanitarian diplomacy performance are mobilized for Türkiye’s humanitarian agenda and as part of
the long-term humanitarian strategies instead of expansionist purposes that prioritize national interests.
Humanitarian Diplomacy Türkiye’s Foreign Policy Humanitarian Aid Peacebuilding Development Cooperation
Bu çalışma, Türkiye’nin insani diplomasi “modelinin” insani müdahale, çatışma çözümü ve
barış inşası süreçlerinde ulusal çıkar ve güç mücadelesi merkezli geleneksel diplomasi yaklaşımlarının
ötesine geçebilen, insan odaklı ve işlevsel bir örnek temsil ettiği varsayımını değerlendirmiştir. Türkiye
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetleri döneminde çatışmaların barışçıl çözümlenmesi ve
insani krizlere müdahale konusunda insani diplomasi araçlarından etkili şekilde faydalanmış, sonuçta
insani diplomasi alanında küresel ölçekli bir aktöre dönüşmüştür. Öte yandan, 2010’ların ikinci yarısı
itibariyle başta “Arap Baharı/Ayaklanmaları” olmak üzere çeşitli gelişmeler yeni bölgesel/sistemik
güvenlik tehditleri ortaya çıkarmış ve büyüyen jeopolitik rekabet doğrultusunda sert güç unsurlarının
kullanımı da artmıştır. Aynı dönemde, insani bir aktör olarak Türkiye’nin yumuşak güç kapasitelerinin
aşındığı ve uluslararası politikada insani diplomasi alanlarının daraldığı gözlemlenmiştir. Çalışma
söz konusu değişimlerin Türkiye’nin insani diplomasi yaklaşımına etkilerini “Somali”, “Suriye” ve
“Gazze” vakaları kapsamında ele almış ve iki temel sonuca ulaşmıştır. Birincisi, insani diplomasi ve
insani müdahale alanlarını siyasallaştıran ve daraltan süreçlere rağmen Türkiye’nin uluslararası insani
aktörlerinkiyle uyumlu şekilde liberal, çok-taraflılık temeline katkıda bulunmayı hedefleyen ve insan
odaklı bir gündem takip ettiği görülmektedir. İkincisi, 2015 sonrası insani diplomasi icrasında daha fazla
yer verilen sert güç unsurları ulusal çıkarları önceleyen yayılmacı amaçlar yerine Türkiye’nin insani
gündemi doğrultusunda uzun vadeli insani stratejilerin bir parçası olarak seferber edilmektedir.
Bu çalışmada araştırma ve yayın etiğine uyulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Public Administration |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2024 |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | June 9, 2024 |
Acceptance Date | December 19, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |