With the development of technology in today's societies, communication opportunities increase and all people in the world are getting closer to each other. This situation brings about social and cultural changes and many innovations. Considering the positive side of this process, which is called globalization, it can be thought that it is in the benefit of humanity as it enables us to get to know each other and benefit from each other's cultural richness of different societies. However, as a result of globalization, some cultures impose their own cultures on other societies by coming forward with the effect of their technological appeal. This brings about the threat of cultural alienation and cultural degeneration.
Struggling the threat of cultural alienation and cultural degeneration can be evaluated as a national, spiritual and humanitarian duty that must be fulfilled as a nation. In order for this task to be fulfilled out successfully, it is necessary to be worked for the new generation to gain cultural competence. Cultural competence can be expressed as having the necessary knowledge and skills to recognize, adapt, protect and develop the self-culture of the society in which the individual lives. It’s used from the educational activities for the individuals of the society to acquire this knowledge and skills.
Emphasizing the emergence of the threat of cultural degeneration and alienation in this research, it is aimed to attract attention to the importance of raising with consciousness of cultural belonging and cultural responsibility of young generations through religious education. The study was designed according to the grounded theory, which is one of the qualitative research designs. The main problem of the research is which aims should be adopted gradually in religious education in order to struggle with cultural alienation and cultural degeneration.
According to the research, it can be effectively struggled with the threat of cultural alienation and cultural degeneration through religious education. As a matter of fact, the religion that directs the attitudes and behaviors of individuals with the values it reveals has the potential to become the source, essence and ferment of culture. In addition, religion has the potential to prevent or slow if cultural change is in a negative direction, to encourage it if it is in a positive direction.
A rich cultural heritage has been revealed in the past of Turkish society. Cultural alienation and cultural degeneration that occurs due to the fact that this heritage is not transferred on to the new generations with the right methods can be evaluated as a cultural slaughter. The interaction between religion and culture requires that religious education be made functional in resolving the issue. In this context, it was emphasized in the research that it should be aimed for individuals to gain awareness of first cultural belonging (recognizing culture and adopting culture) and then cultural responsibility (preserving culture, developing culture) in religious education. In this way, it is expressed that cultural alienation and corruption can be prevented. It is thought that the research is important since it raises awareness about the education of individuals who contribute to cultural development by attracting attention to the threat of cultural alienation and corruption.
Günümüz toplumlarında teknolojinin gelişmesiyle birlikte haberleşme imkânları da artmakta, dünyadaki tüm insanlar birbirine yakınlaşmaktadır. Bu durum sosyal ve kültürel anlamda değişimi ve birçok yeniliği beraberinde getirmektedir. Küreselleşme adı verilen bu sürecin olumlu tarafından bakıldığında farklı toplumların birbirini tanımasına ve birbirlerinin kültürel zenginliklerinden faydalanmasına vesile olmasından dolayı insanlığın yararına olduğu düşünülebilir. Ancak küreselleşme neticesinde teknolojik cazibelerinin de etkisiyle bazı kültürler öne çıkarak diğer toplumlara kendi kültürlerini dayatmaktadır. Bu da kültürel yabancılaşma ve kültürel yozlaşma tehdidini beraberinde getirmektedir.
Kültürel yabancılaşma ve kültürel yozlaşma tehdidiyle mücadele etmek, millet olarak yerine getirilmesi gereken millî, manevî ve insanî bir görev olarak değerlendirilebilir. Bu görevin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi için yeni neslin kültürel yetkinlik kazanması gerekir. Kültürel yetkinlik, bireyin yaşadığı toplumun öz kültürünü tanıma, benimseme, koruma ve geliştirme konusunda gerekli bilgi ve becerilere sahip olması şeklinde tanımlanabilir. Toplumun bireylerinin bu bilgi ve becerileri kazanması için eğitim faaliyetlerinden faydalanılır.
Bu araştırmada kültürel yozlaşma ve yabancılaşma tehdidinin ortaya çıkması vurgulanarak, din öğretimi aracılığıyla genç kuşakların kültürel aidiyet ve kültürel sorumluluk bilinciyle yetiştirilmesinin önemine dikkat çekmek amaçlanmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden biri olan gömülü teoriye göre tasarlanmıştır. Araştırmanın temel problemi kültürel yabancılaşma ve kültürel yozlaşmayla mücadele etmek için din öğretiminde aşamalı olarak hangi amaçların benimsenmesi gerektiğidir.
Araştırmaya göre din eğitimi aracılığıyla kültürel yabancılaşma ve kültürel yozlaşma tehdidiyle etkin bir şekilde mücadele edilebilir. Nitekim ortaya koyduğu değerlerle bireylerin tutum ve davranışlarını yönlendiren din, kültürün kaynağı, özü ve mayası haline gelme potansiyeline sahiptir. Ayrıca dinin kültürel değişim olumsuz yöndeyse engelleme ya da yavaşlatma, olumlu yöndeyse teşvik etme potansiyeli bulunmaktadır.
Türk toplumunun geçmişinde zengin bir kültürel miras ortaya konulmuştur. Bu mirasın yeni nesillere doğru yöntemlerle aktarılmaması dolayısıyla meydana gelen kültürel yabancılaşma ve kültürel yozlaşma bir kültür kıyımı olarak değerlendirilebilir. Din ve kültür arasındaki etkileşim, meselenin çözümü hususunda din eğitiminin işlevsel hale getirilmesini gerektirir. Bu bağlamda araştırmada din eğitiminde bireylerin önce kültürel aidiyet (kültürü tanıma, benimseme), sonra kültürel sorumluluk (kültürü koruma, kültürü geliştirme) bilinci kazanmasının amaçlanması gerektiği vurgulanmıştır. Böylece kültürel yabancılaşma ve yozlaşmanın önüne geçilebileceği ifade edilmiştir. Araştırmanın kültürel yabancılaşma ve yozlaşma tehdidine dikkat çekerek kültürel gelişime katkı sağlayan bireylerin yetiştirilmesi hususunda farkındalığı artırdığı için önemli olduğu düşünülmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 9 Issue: 1 |