Bu çalışma Ebû Dâvûd’un (ö. 275/889) Sünen’i üzerine Avnü’l-ma‘bûd isimli bir şerh kaleme almış olan Ebü’t-Tayyib Muhammed Şemsü’l-Hak b. Emîr Ali el-Azîmâbâdî’nin (ö. 1329/1911) Sünen’de yer alan Kitâbü’l-Hurûf ve’l-Kırâ’ât başlığı altında kıraat ilmiyle alakalı serdetmiş olduğu açıklamalarla sınırlıdır. Çalışmanın iki hedefi vardır. Bunlardan ilki şarihlerin, şerh ettikleri bölümlerde yetkin olmamalarının ortaya çıkardığı olumsuzluklara işaret etmektir. Nitekim araştırmada da tespit edildiği üzere Azîmâbâdî’nin kıraat alanında yetkin olmaması onun bu başlık altında yapmış olduğu şerhi eksiklikle muallel kılmıştır. Alana vukûfiyet noktasında eksikliğin yol açtığı problemleri şu başlıklar altında sıralamak mümkündür: 1. Yazarın kıraat ilmi açısından herhangi bir metoda bağlı kalmadan şerh yapması, 2. şerh yaptığı alanla alakalı temel kitapları kullanmaması, 3. birbiriyle çelişkili bilgiler sunması, 4. yanlış bilgiler aktarması, 5. şerhin sathi olması. Çalışmanın ikinci hedefi ise hadis edebiyatının önde gelen metinlerinden biri olan Sünen’i Avnü’l-ma‘bûd şerhi üzerinden takip eden kişilere, bu bölümde geçen izahları kısmen tashihe tabi tutarak daha sahih bir bakış açısı sunmak ve temel hadis kitaplarında var olan rivayetlerin alanında uzman kişiler tarafından şerh edilmesi gerektiğine dikkat çekerek daha derinlikli çalışmaların yapılmasına işaret etmektir.
Müslümanlar, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonra Kur’ân-ı Kerim’i anlamada birtakım problemlerle karşı karşıya kalmışlardır. Bu durumun ortaya çıkmasında; Kur’an ve hadislerin sabitesini korumasına rağmen onların hitap ettiği insanlar ve o insanların zihni düzeyinin farklılaşması, Müslümanlar arasında birtakım problemlerin yaşanması, İslam coğrafyasının genişlemesi sebebiyle onların farklı milletlerle karşılaşmaları ve bu duruma binaen Arap dilinin eskiye nazaran otantikliğini kaybetmesi etkili olmuştur. Bu nedenle olsa gerek bir taraftan Kur’ân bütün yönleriyle incelenirken diğer taraftan hadislerin tespiti yapılmıştır. Böylece hicrî II. yüzyıl boyunca kelam, tefsir, kıraat, hadis, fıkıh ve tasavvuf gibi dinî disiplinler ilk klasiklerini üreterek müstakil birer disiplin hâline gelmeye başlamıştır. Ancak zikri geçen ilim dalları her ne kadar müstakilleşmiş olsa da birbirlerinden istifade etmeyi sürdürmüşlerdir. Ayrıca bu disiplinlerden her biri bir başka disipline malzeme sunmaya devam etmiştir. Bunların başında ise hadis ve kıraat ilmi gelmektedir. Zira Hadis ilmi, kıraat ilmine temel olarak iki konuda kaynaklık etmektedir. Bunlardan ilki kıraat ilminin kaynağı yedi harf ruhsatı ile alakalı rivayetler, ikincisi ise hem usûl hem de ferşî farlılıkları barındıran bilgilerin yer aldığı Kitâbü’l-Ḥurûf ve’l-Ḳırâʾât bölümüdür. Yedi harf ile alakalı rivayetler, kıraatlerin mahiyetinin anlaşılması ve yedi harf-kıraat ilişkisinin ortaya konulması açısından kıraat ilminin birincil kaynağı olmuştur. Bu sebeple ilk dönemden itibaren kıraat ilmiyle meşgul olanlar söz konusu yedi harf rivayetlerini değerlendirerek bir sonuca varmaya çalışmışlardır. Kitâbü’l-Ḥurûf ve’l-Ḳırâʾât ise bab başlığı olarak kütüb-i sitte içerisinde Ebû Dâvûd’un (öl. 275/889) ve Tirmiẕî’nin (öl. 279/892) Sünen’inde yer almaktadır. İlgili eserlerde Kitâbü’l-Ḥurûf ve’l-Ḳırâʾât başlığı altında var olan bilgiler, genelde bu eserlerin şerhlerinden istifade edilerek okunmaktadır. Ancak söz konusu çalışmaların çoğunlukla hadis âlimleri tarafından şerh edilmesi bu eserleri yer yer bazı eksikliklerle muallel kılmaktadır. Zira hadis kitaplarında var olan birikim tefsir, fıkıh, kelam, tasavvuf ve kıraat gibi farklı alanlara dairdir. Binaenaleyh bu çalışmada, Ebû Dâvûd’un Sünen’i üzerine ʿAvnu’l-maʿbûd adlı şerh yazan Şemsü’l-Ḥaḳḳ b. Emîr ʿAlî el-ʿAẓîmâbâdî’nin (öl. 1329/1911) Kitâbü’l-Ḥurûf ve’l-Ḳırâʾât başlığı altında yer verdiği bilgilerin kıraat ilmi açısından tahlîli amaçlanmıştır. Çalışmanın bir diğer amacı ise hadis edebiyatının önde gelen metinlerinden biri olan Sünen’i ʿAvnu’l-maʿbûd şerhi üzerinden takip eden kişilere, bu bölümde geçen izahları kısmen tashihe tabi tutarak daha sahih bir bakış açısı sunmak ve temel hadis kitaplarında var olan rivayetlerin alanında uzman kişiler tarafından şerh edilmesi gerektiğine dikkat çekerek daha derinlikli çalışmaların yapılmasına alan açmaktır. Bu inceleme ile beraber hadis kitapları üzerine eser kaleme alan şarihlerin, şerh ettikleri bölümlerde yetkin olmamalarının ortaya çıkardığı olumsuzlukların hangi boyutta olduğuna işaret edilmiştir. Bu çerçevede makalede ilk olarak ʿAẓîmâbâdî’nin kısa da olsa biyografisine yer verilmiştir. Ardından onun ʿAvnu’l-maʿbûd adlı eserinde takip ettiği yöntemin tahlili yapılmıştır. Kıraat ilmi açısından herhangi bir yöntem belirlemeden şerh yaptığı görülen ʿAẓîmâbâdî, klasik ve modern şerhlerin aksine bölüme giriş mahiyetinde de bilgi vermemiştir. Ḳâsım b. Fîrruh eş-Şâṭıbî’nin (öl. 590/1194) yazdığı ve yedi kıraat tedrisatının temel eserlerinden olan Ḥirzü’l-emânî ve vechü’t-tehânî üzerine kaleme alınan Ġays̱ü’n-nefʿ fi’l-ḳırâʾâti’s-sebʿ adlı eser hariç kıraat kaynağı kullanmayan müellifin daha çok sözlük ve tefsirlerden istifade ettiği tespit edilmiştir. Yazarın söz konusu eserleri de düzensiz kullandığı görülmüştür. Tüm bu eksiklikler ʿAẓîmâbâdî’nin şerh esnasında birbiriyle çelişkili bilgiler sunmasına ve yanlış bilgiler aktarmasına sebep olmuştur. Sonuç olarak kıraat ilmi açısından düzensiz ve sathi bir şerh ile karşı karşıya kalınmıştır.
Muslims came across some kind of problems in understanding of Qurʾān following the death of Saint Prophet (PBUH). The reason why this occurred was that the people they addressed and the mentality level these people had differed, there appeared some problems among the Muslims and they encountered different nations because of the extension of the Islamic geography and thus the Arabic language lost its previous authenticity although Qurʾān and hadiths preserved their originality. Consequently, on the one hand, while the Qurʾān was being examined throughly, on the other hand, the hadiths were determined. Hence, thoroughout Hijri, the second century, the religious disciplines such as kalām, tafsīr, Qurʾān recitation/qirāʾāt, fiqh and mysticism began to become an independent discipline by producing their first classics. However, although the disciplines mentioned became independent, they continued to benefit from each other. In addition, each of these disciplines continued to provide materials to another discipline. The first of these is hadith and qirāʾāt. Because, the science of Ḥadith is the source of the Qurʾān recitation/qirāʾāt science basically in two subjects. The first of those is the seven-letter license on which the science of Qurʾān recitation/qirāʾāt is based and the second is the chapter of Kitāb al-Ḥurūf wa-l-Qirāʾāt in which there is information containing both procedural and farsh al-ḥurūf differences. The narrations about seven letters became the primary source of the qirāʾāt discipline in terms of understanding the content of the qirāʾāts and revealing the relationship between the seven letters and qirāʾāt. Consequently, from the first period, those interested in the qirāʾāt discipline tried to reach this result by analyzing the so-called seven-letter narrations. In the Kutub al-sittah, Kitāb al-Ḥurūf wa-l-Qirāʾāt, as a chapter title, is located in the Sunan of Abū Dāwūd (d. 275/889) and Tirmidhī (d. 279/892). In the works concerned, the information available under the title Kitāb al-Ḥurūf wa-l-Qirāʾāt is generally read by using the commentaries of these works. However, the fact that these researches are mostly commented on by ḥadith scholars causes these works to have some shortcomings in some places. Because, the accumulation in the ḥadith books is related to different fields such as tafsīr, fiqh, kalām, mysticism and qirāʾāt. Therefore, in this study, it was aimed to analyze the information that Şemsu’l-Ḥaqq b. Emīr ʿAlī al-ʿAẓīmābādī wrote a comment called ʿAwn al-Maʿbūd (d. 1329/1911) placed with the title of Kitāb al-Ḥurūf wa-l-Qirāʾāt in terms of the Qurʾān recitation/qirāʾāt science. The second aim is to give more valid perspective to ones that analyze Sunan by means of commentary ʿAwn al-Maʿbūd by classifying the explanations in this section as well as to draw attention to the fact that accounts compiled in hadith books should be expounded by scholars that are competent in relevant knowledge, which would ease more profound commentaries. As a result of this study, it was pointed out to what extent the negatives by the fact that the commentators who wrote works on ḥadith books were not component in the sections they commented on. In this context, firstly ʿAẓīmābādī’s biography despite being short was included in the article. After that, the method that he followed in the work called ʿAwn al-Maʿbūd was analyzed. In terms of qirāʾāt science, ʿAẓīmābādī, who is seen to make an annotation without determining any method, did not provide information as an introduction to the chapter, unlike classical and modern commentaries. It has been determined that the author, who does not use recitation sources except for the work called Ghayth al-nefʿ fi al-Qirāʾāt al-Sabʿ on Ḥirz al-Amānī wa-Wajh al-Tahānī, which was written by al-Qāsim b. Fīrruh al-Shāṭibī (d. 590/1194) and which are among the basic works of seven qirāʾāt teachings, mostly make use of dictionaries and tafsīr. It has been understood that the author used the works mentioned irregularly. All these deficiencies caused ʿAẓīmābādī to present contradictory information and to convey false information during the commentary. Consequently, we were faced with an irregular and superficial commentary in terms of qirāʾāt science.
Qurʾān recitation/Qirāʾāt Ḥadith Sunan of Abū Dāwūd Kitāb al-Ḥurūf wa-l-Qirāʾāt ʿAwn al-Maʿbūd
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 9 Issue: 2 |