Hunger strike is a subject which is still discussed today. In this article, the subject is discussed in terms of Islamic Law. Generally seen as a way of seeking rights, Hunger strike seems similar to actions such as resistance, suicide, fasting etc. However, hunger strike is a versatile action. In modern law, hunger strike is not accepted as a right, but the activist is tried to be saved by law. Hunger strike may be looked upon from the side of religion, race, geography, east, west etc. With these kinds of approaches, hunger strike is fairly exploited. On the contrary, there may be strike against some unjust and extralegal executions. Generally accepted, if it does not cause death or harm the body, hunger strike is considered mubah. Hunger strike which cause death or harm on the body is haram. The ones who say that hunger strike is not permissible seem to prejucidate. In these assessments, the situation of activists is ignored. In hunger strike, there is also death risk. Activists, prisoners, relatives, and supporter dispose on their bodies. The hunger strike activist's harm to his body should also be assessed from the point of person, society and state. As the most important valid reason for hunger strike is to seek rights, the opportunities of seeking rights must be analyzed. When the hunger strike is trivialized as a direct unlawful action, seeking rights in society and expressing the legitimate demands may lose their importance. If it is done for some administrative and security precautions, and if it is presented to the sense of community as a petition signed with body parts, it must be considered. Because, values like justice are valuable beyond people’s personal choices and differences. People have rights such as living, believing, expressing opinions, and dwelling. Generally, hunger strike is discussed in the center of life right. If it has legitimate reason, this approach brings into mind that the hunger strike activist may be right. Because, he may sometimes express more than one of his rights to be considered with that stance. Another point of the subject is approaching the hunger strike from the responsibilities of prison staff. In these approaches, if the prisoner is not treated unlawfully, the seeking rights part of the subject may be seen as unnecessary. In fact, the activist gives the message to everybody that his life health and other inherent rights must be provided. In our country, hunger strike is done by radical organization members throught the country. The action turns into political action losing its goal of seeking rights. A person putting his life into danger by leaving himself hungry is unsuitable for his personality. In addition to the punishment of taking his freedom away, too hot or too cold places, cell punishment, not providing medicines, limiting the food, blocking the things which are required for personal needs, laxness in cleaning the places which can cause illnesses, not providing necessary and continuous treatment to chronic patients, limiting the visits of family and relatives and restriction of worship opportunities are also some implementations which harm personal honour and reputation. Since before now, it has been given up to call prisons as jail, bullpen, prison, and it is called as department of corrections which means its limits are determined by law and must be treated accordingly. Although, in modern law, hunger strike is not accepted as a right, the activist is tried to be saved by law. Hunger strike becomes the main topic of the conversation in many countries. But some quarters still look at the hunger strike in the limits of religion, language, race, geography, east, west etc. Some people and prisoners’ challenge of seeking rights is ignored because of their geography and choice of religion. Hunger strike may be done against unjust but limited implementations. West can also presents the same thing to the world public opinion about political criminals in our country. All the reasons of hunger strike can not be calles as legal. The articles about the subject state that it is not a legitimate way of seeking rights but is discussed. Going off the conditions that requires the hunger strike to be successful shows that it is a systematical movement. In Islamic Law, the definitions of bağy crime give us the message that seeking rights in self defence and freedom of thought are important in Islamic Law resources.
Açlık grevi, günümüzde hükmü tartışılan bir mevzudur. Bu makalede açlık grevini yapan bakımından konu İslâm hukuku açısından ele alınmaya çalışılmıştır. Genel olarak bir hak arama yöntemi olarak görülen açlık grevi direnme, meşrû müdafaa, intihar, oruç gibi fiillere benzerlik göstermektedir. Bu sebeple bazı çalışmalarda bu kavramlarla benzerlikleri ile doğrudan hükmü verildiği görülmektedir. Modern hukukta açlık grevi bir hak olarak kabul edilmemekle beraber eylemci kanunla korunmaya çalışılmıştır. Açlık grevine din, dil, ırk, coğrafya, doğu batı vb. sınırları içerisinde bakılabilmektedir. Bu tür yaklaşımlarla adeta açlık grevi istismar edilmektedir. Buna karşılık bazı haksız ya da hukuk dışı uygulamalara karşı da grev olabilir. Genel kabul gören bir netice olarak, ölüm veya kişinin sağlığına, bedene zarara sebebiyet vermiyorsa mübah olarak değerlendirilmiştir. Ölüme ve ciddi bedeni zarara sebep olan açlık grevinin hükmü haramdır. Açlık grevine caiz değildir diyenler kanaatimizce verili dünyada halen uygulanagelen durumu kabul ederek, peşin hüküm vermiş görünmektedir. Bu değerlendirmelerde eylem yapanların bulunduğu konum itibarıyla acziyetleri göz ardı edilmektedir. Açlık grevinde ölüm riski de vardır. Eylemci, mahkûm, yakını, destekçisi, vücudu üzerinde tasarrufta bulunmaktadır. Grev yapan kişinin bedenine verdiği zararı kişi, toplum ve devlet nezdinde de değerlendirilmelidir. Yine açlık grevinin en önemli meşru sebebi hak arama olduğuna göre, açlık grevini değerlendirmeden önce, hak arama imkanları incelenmelidir. Açlık grevi doğrudan hukuk dışı bir uygulama olarak değersizleştirildiğinde toplumdaki hak arayışı veya meşrû talepleri ifade anlayışı önemini kaybedebilir. Açlık grevi, bazı idare ve emniyet tedbirlerine karşı yapılıyorsa, hukuk dışı davranışlar üzerine adeta kişinin azaları ile imzaladığı bir dilekçe olarak kamu vicdanına sunuluyorsa, bu dikkate alınmalıdır. Zira adalet gibi değerler insanların kişisel tercih ve farklılıklarının ötesinde kıymetlidir. İnsanların hayat hakkı, inanma, fikrini ifade etme, mesken edinme gibi hakları vardır. Genelde açlık grevi tartışmalarda hayat hakkı merkezinde ele alınmaktadır. Bu yaklaşım sebebi meşru ise açlık grevcisinin haklılık ihtimalini akla getirmektedir. Çünkü o duruşu ile kimi zaman birden çok hakkının dikkate alınmasını ifade edebilmektedir. Konunun bir yönü de açlık grevine hapishane personelinin sorumluluğu açısından yaklaşılmasıdır. Bu yaklaşımlarda tutuklu veya hükümlüye haksız uygulama yapılmamış ise, konunun hak arama tarafı gereksiz görülebilmektedir. Oysa eylemci muhatap aldığı herkese can güvenliğine ilave olarak diğer temel hakların da sağlanması gerektiği mesajı verilmektedir. Ülkemizde radikal örgüt mensupları aynı zamanda organize olarak ülke genelinde de açlık grevi yapmaktadırlar. Konu hak arama maksadını geçip siyasi sonuçlara ulaşan eyleme dönüşmektedir. Kişinin açlık grevi yaparak kendini aç bırakmak suretiyle canını tehlikeye atması daha bu eylemin başında kişiliğine uygun düşmez. Hürriyetinin elinden alınması cezasına ilave olarak, aşırı sıcak ya da soğuk mekanlar, hücre cezası, ilaç verilmemesi, yemeklerin sınırlı hale getirilmesi, şahsi ihtiyaçları giderecek malzemeleri engelleme, mekan temizliğinde hastalıklara sebebiyet verebilecek boyutta ihmalkarlıklar, kronik hastalara gerekli ve sürekli olan tedavi imkânının sunulmaması, mahkum yakınları ile görüşlerin kısıtlanması ve ibadet imkânlarından mahrumiyet de insan şeref ve haysiyetine zarar veren bazı uygulamalardır. Hapishaneler öteden beri zindan, hapishane, nezarethane, cezaevi gibi isimlerden vazgeçilerek ceza infaz kurumu adının verilmesi sınırları belirli, kanunlarda belirlenmiş bir muamele yapılması gereken, öngörülen mekân arayışı olarak değerlendirilebilir. Modern hukukta açlık grevi bir hak olarak kabul edilmemekle beraber eylemci kanunla korunmaya çalışılmıştır. Açlık grevi dünyanın çeşitli ülkelerinde gündeme gelmektedir. İnsan olmak başlı başına değerdir. Kimi çevreler buna rağmen açlık grevi konusuna din, dil, ırk, coğrafya, doğu, batı vb. sınırlar içerisinde bakmaktadır. Coğrafi aidiyetleri veya dini tercihleri sebebiyle çeşitli ülkelerdeki mahkumların veya başka insanların hak arama mücadeleleri yok sayılmaktadır. Haksız fakat sınırlı uygulamalara karşı açlık grevi yapılabilir. Batıda bizim ülkemizdeki siyasi suçlular için aynı şeyi dünya kamuoyuna sunabilir. Açlık grevinin bütün sebepleri hukuki denilemez. Konuyla ilgili makalelerde açlık grevinin meşrû bir hak arama yöntemi olmadığı, bunun tartışıldığı ifade edilmiştir. Açlık grevinin başarılı olmasını gerektiren şartların çalışmalarda uzun uzadıya anlatılması da konunun sistemli bir hareket olduğu izlenimi vermektedir. İslam hukukunda bağy suçunun tanımları bize meşrû müdafaa hak arama, fikir hürriyeti gibi kavramların İslam hukuku kaynaklarında önemsendiği mesajını da vermektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 27, 2023 |
Publication Date | June 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 11 Issue: 1 |