Islam has made important warnings for people to avoid lying. The Qurʼān describes lying as a characteristic of disbelievers and hypocrites. These groups are characterized as liars because they deny God, His prophets, the Last Day, and the signs of God. The Prophet was known for his truthfulness before his prophethood, and after his prophetic mission, he made special efforts to ensure that believers avoid lying in all areas of life. It is possible to see the Prophet's sensitivity on the subject in the narrations reflected in the ḥadīth books. These narrations expressed effective warnings in all dimensions of individual and social life to give reasonable and permanent reactions against lying and aimed to transform the avoidance of lying into a functional reflex. One of the important warnings of Rasūl Allāh about lying is the ḥadīth "Man Kadhaba ‘Alayya…" In this narration, the Messenger of Allāh said, "Whoever knowingly attributes a false word to me, let him prepare his place in Hell". The Prophet's warning to those who lie in his name is not the same as his warning to those who act contrary to divine commands in different areas of individual and social life. Disobeying the principles of the law-making will and trying to set rules by putting oneself in the place of the law-maker are two different things. This has led to an increase in the impact of the warning "Man kadhaba ‘Alayya..." This ḥadīth, narrated by more than sixty Companions with a large number of sanad, is an important narration that has been the subject of scholarly studies. This ḥadīth, which was narrated to keep the narrators under control and to increase the accuracy of the news in a society where the oral tradition was dominant and narration from the Prophet was popular, had important effects on the culture of narration. The theme of this narration, which expresses a severe sanction for making false statements in the name of the Messenger of Allāh, is not only the punishment of hell but also the fear of being a liar. By combining the sensitivity of the believers against lying with the threat of hell, the Prophet imposed a responsibility on the narrators who narrated in times and places far away from him and aimed to create a conscientious control mechanism. The attitude of the Companions towards this narration and their attitude towards the subject is extremely important for the science of ḥadīth. What is the effect of this warning expressed by the Prophet at different times and places on the Companions? Who were the narrators of the period? Is it possible to see the responsibility that this warning forms the basis for the narrations? It is possible to determine the effect of this ḥadīth on the Companions by revealing the reflex of Islam against lying. This study aims to see the effect of the ḥadīth "Man Kadhaba ‘Alayya…" on the Companions by considering the phenomenon of lying in terms of the Qurʼān and ḥadīths. The sphere of influence of such a narration can be considered from a very wide framework. However, in this study, based on more concrete data, the narrations in which the Companions expressed that they took this warning into consideration as a reflection of the state of mind they experienced during the narration were identified and general evaluations were made on the subject. Accordingly, the Companions considered the ḥadīth "Man Kadhaba ‘Alayya…" and acted with a certain responsibility. A total of 19 Companions were found to have considered this ḥadīth while narrating from the Prophet. Among these names are three of the four caliphs. Abū Hurayrah, Abū Saʻīd al-Khudrī, ʻAbd Allāh ibn ʻAmr and Anas ibn Mālik, who made significant contributions to the formation of the ḥadīth corpus we have by transmitting a large number of ḥadīths, are also among these names. The deterrent elements expressed in the ḥadīth "Man Kadhaba ‘Alayya…"have led to results such as meticulous narration, reacting to sloppy narration activities, and narrating less. However, in more than half of the narrations in which the sensitivity on the subject was expressed, it was seen that this warning was in a dimension that supported and encouraged the narration of ḥadīth. Especially in critical situations where there are accusations such as being wrong in narration and lying, the Companions, who wanted to create confidence in the accuracy of the information expressed, showed that they were aware of what they were saying and that they were not lying by expressing this narration. In that case the warning "Man Kadhaba ‘Alayya…" enabled the transmission of ḥadīth as a verifying factor.
İslam dini insanların yalandan sakınması için önemli uyarılarda bulunmuştur. Kuran yalancılığı kâfirlerin ve münafıkların özellikleri olarak ifade etmiştir. Bu gruplar Allâh’ı, peygamberlerini, ahiret gününü, Allâh’ın ayetlerini inkâr ettikleri için yalancı olarak nitelenmiştir. Hz. Peygamber nübüvvetten önce doğruluğu ile tanınmış ve peygamberlik göreviyle beraber yaşamın tüm alanlarında, müminlerin yalandan sakınması için özel gayret göstermiştir. Hz. Peygamber’in konuyla ilgili gösterdiği hassasiyeti hadis kitaplarına yansıyan rivâyetlerde görmek mümkündür. Bu rivâyetler bireysel ve toplumsal hayatın tüm boyutlarında, yalana karşı makul ve kalıcı tepkiler verebilmek için etkili uyarılar ifade etmiş, yalandan sakınmayı işlevsel bir reflekse dönüştürmeyi amaçlamıştır. Rasûlullâh’ın yalanla ilgili önemli uyarılardan biri de “Men kezebe aleyye…” hadisidir. Allâh Rasûlü bu rivâyette “Kim bilerek bana yalan bir söz isnad ederse cehennemdeki yerini hazırlasın” demiştir. Altmıştan fazla sahâbeden, çok sayıda senedle nakledilen bu hadis, ilmi çalışmalara konu olan önemli bir rivâyettir. Şifahî geleneğin hâkim olduğu ve Hz. Peygamber’den nakletmenin rağbet gördüğü bir toplumda râvileri kontrol altında tutmak, haberlerin doğruluk değerini yükseltmek amacıyla serdedilen bu hadisin rivâyet kültürüne önemli etkileri olmuştur. Allâh Rasûlü adına yalan beyanda bulunmaya ciddi bir yaptırım ifade eden bu rivâyetin işlediği sakındırma teması, cehennem azabı olduğu kadar aynı zamanda yalancı olma endişesidir. Hz. Peygamber, müminlerdeki yalan karşıtı hassasiyeti cehennem tehdidiyle bir arada kullanarak kendisinden uzak zamanlarda ve zeminlerde rivâyette bulunan râvilere bir sorumluluk yüklemiş ve vicdâni bir kontrol mekanizması oluşturmayı hedeflemiştir. Sahâbenin bu rivâyet karşısındaki tutumu, konuyla ilgili takındıkları tavır hadis ilmi açısından son derece önemlidir. Hz. Peygamber’in farklı zamanlarda ve mekânlarda ifade ettiği bu ikazın dönemin ravîleri olan sahâbîler üzerindeki etkisi nedir? Bu uyarının zemin teşkil ettiği sorumluluğu rivâyetler üzerinde görebilmek mümkün müdür? Bu hadisin sahâbîler üzerindeki etkisini tespit edebilmek, İslâm dininin yalan söylem karşısında oluşturduğu refleksi gözler önüne sermekle mümkündür. Bu çalışmanın amacı yalan olgusunu Kur’ân ve hadisler açısından ele alarak “Men kezebe aleyye…” hadisinin sahâbîler üzerindeki etkisini görmektir. Çalışmada sahâbîlerin rivâyet esnasında yaşadıkları ruh halinin yansıması olarak, bu uyarıyı dikkate aldıklarını ifade ettikleri anlatımlar tespit edilmiş, konuyla ilgili genel değerlendirmeler yapılmıştır. Buna göre sahâbîler hadis naklederken “Men kezebe aleyye…” hadisini dikkate almış ve belli bir sorumlulukla hareket etmişlerdir. Toplam 19 sahâbenin, Hz. Peygamber’den nakilde bulunurken bu hadisi göz önüne aldığı görülmüştür. Bu isimler arasında dört halifeden üçü vardır. Çok sayıda hadis naklederek sahip olduğumuz hadis külliyatının oluşmasına önemli katkılar sunan Ebû Hüreyre, Ebû Sa‘îd el-Hudrî, Abdullah b. Amr el-Âs ve Enes b. Malik de bu isimler arasındadır. “Men kezebe aleyye…” hadisinde ifade edilen caydırıcı unsurlar rivâyette titiz davranmak, özensiz rivâyet faaliyetlerine tepki göstermek ve az rivâyet etmek gibi sonuçlara neden olmuştur. Bununla beraber konuyla ilgili hassasiyetin ifadeye döküldüğü anlatımların yarısından fazlasında bu uyarının hadis nakletmeye destek ve cesaret veren bir boyutta olduğu görülmüştür. Özellikle rivâyette yanılmak ve yalan söylemek gibi ithamların bulunduğu kritik durumlarda “Men kezebe aleyye…” uyarısı, doğrulayıcı bir unsur olarak hadis nakline imkân vermiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Hadith |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2023 |
Publication Date | December 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 11 Issue: 2 |