In this study, the issue of whether actual attributes are the affiliation of qudrah or taqween will be
analysed in a particular sense rather than the affiliation of attributes in general. In fact, the affiliation,
which is not limited to the actual attributes, comes to the fore concerning the field to which each essential attribute is related. For example, the affiliation of an attribute of knowledge is different from the affiliation of qudrah; what is affiliated to one cannot be affiliated to the other. Affiliation, which is the
subject of debate among the Kalam theologians, is related to the actual attributes. In the context of
Allah’s creation, while Kalam theologians deal with the actions based on the attribute of qudrah, they
focus on the concepts of will, justice, wisdom, and grace. The attribute of qudrah is brought to the
forefront in Allah’s relationship with humans, who is responsible beings. Such issues as fate, good and evil come to the fore after this stage. At this point, the Ash’arites argue that the actual attributes are the
affiliation of qudrah, whereas the Māturīdīs adopt that they are the affiliation of taqween. Undoubtedly,
the absoluteness of divine qudrah is of central significance in these debates. It should be added here that the absoluteness of qudrah is a determining factor in the theories of the Kalam schools. In the light of what has been said above, it is important to examine the views of Muʿtazilite, Ash’arite and Māturīdī
Kalam scholars on the debates of divine intervention concerning the universe. The Mu’tazilites explain the intervention of Allah’s absolute qudrah in the universe with the principle of aslah, the Ash’arites with the determination of absolute qudrah in this intervention, and the Māturīdī theologians with the concept of wisdom. The ultimate point of objection of the Ash’arites regarding the attributes of taqween and qudrah is “affiliation (ta'allūq)”. In this study, the views of the relevant theological schools will be compared and some evaluations will be made within the framework of the information obtained.
Bu çalışmada genel anlamda sıfatların taallukundan ziyade özel anlamda fiilî sıfatların kudretin mi yoksa tekvînin mi taalluku olduğu meselesi analiz edilecektir. Sadece fiilî sıfatlarla sınırlı olmayan taalluk, aslında zâtî sıfatların her birinin ilgili olduğu alana ilişkin olarak gündeme gelmektedir. Örneğin ilim sıfatının taalluku ile kudretin taalluku birbirinden farklıdır; birinin taalluk ettiğine diğeri taalluk edememektedir. Kelâm âlimleri arasında tartışma konusu olan taalluk ise fiilî sıfatlar hakkındadır. Kelâmcılar Allah’ın yaratması bağlamında fiilleri kudret sıfatından hareketle ele alırken irâde, adâlet, hikmet ve lütuf kavramları üzerinde dururlar. Allah’ın mükellef bir varlık olan insanla ilişkisinde kudret sıfatı ön plana çıkarılır. Kader, hayır ve şer gibi unsurlar ise bu aşamadan sonra gündeme gelmektedir. Bu noktada Eş’arîler fiilî sıfatların kudretin taalluku olduğunu savunurken Mâtürîdîler bunun tekvînin taalluku olduğunu benimsemektedirler. Kuşkusuz bu tartışmalarda ilahî kudretin mutlak olması merkezi önemi haiz olmaktadır. Burada kudretin mutlak olması kelâm ekollerinin teorilerini ortaya koyarken belirleyici bir unsur olduğunu ilave etmek gerekmektedir. Yukarıda söylenenler ışığında âleme ilişkin ilahî müdahaleye dair tartışmalarda Mu‘tezilî, Eş‘arî ve Mâtürîdî kelâm âlimlerinin görüşlerinin incelenmesi önem arz etmektedir. Mu‘tezile, Allah’ın mutlak kudretinin âleme taallukunu aslah prensibiyle, Eş‘arîler bu
müdahalede mutlak kudretin belirleyici olmasıyla, Mâtürîdî kelâmcılar ise Allah’ın âleme müdahalesini
hikmet kavramıyla açıklamaktadırlar. Eş’arîler’in tekvîn ve kudret sıfatları bağlamındaki itirazlarının son
noktasını “taalluk” oluşturmaktadır. Bu çalışmada ilgili kelâm ekollerinin görüşleri karşılaştırılacak, elde
edilen bilgiler çerçevesinde bazı değerlendirmeler yapılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Kalam |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | September 17, 2024 |
Publication Date | December 24, 2024 |
Submission Date | May 19, 2024 |
Acceptance Date | September 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 62 |
Journal of Ilahiyat Researches is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.