Osmanlı Devleti’nde Müslüman topluma hizmet veren kadrolar içerisinde oldukça geniş bir yer tutan imamlar devletin sonuna kadar mahallenin en nüfuzlu şahsiyetleri olmuşlardır. Çünkü onlar devletin mahalledeki temsilcileri olup yaptıkları dini hizmetler yanında idarî, beledî, adlî, eğitim ve sosyal konularla alakalı birçok resmî görev de icra etmişlerdir. Ancak bu hizmetlerini devlete bağlı olarak değil bir vakıf görevlisi yani hademe-i hayrat olarak yerine getirmişlerdir. Dolayısıyla îfa ettikleri bu görev ve hizmetler karşılığında aldıkları maaşlar da vakıflar tarafından finanse edilmiştir. Öte yandan imamların meşruta tabiri ile ifade edilen lojman ihtiyaçları vakıflarca karşılandığı gibi lojman verilemeyen imamlara ödenen kira bedelleri de yine vakıf gelirlerinden karşılanmıştır. Bunlarla birlikte “duâgûluk” olarak ifade edilen cihetler mukabilinde alınan ve birer ek gelir olarak değerlendirebileceğimiz ücretler de vakıf kurumları tarafından ödenmiştir. İmamlık kurumunun vakıflarla olan bu sıkı ve çok yönlü münasebetlerine rağmen şimdiye kadar bu konu ile alakalı doğrudan ilgili herhangi bir çalışma yapılmış değildir. Bundan dolayı bu makalede özellikle 19. yüzyıl İstanbul’unda görev yapan imamların vakıflarla olan bu ciddi ve köklü münasebetleri ele alınacaktır
İslam Tarihi İstanbul Evkaf Nezareti İmam Cami Mescid Vakıf Mütevelli.
Herhangi bir destek kurumu bulunmamakta
Until the end of the Ottoman empire, imams remained the most influential actors in Muslim neighborhoods. They comprised the largest group within the cadres of civil servants who had served the Ottoman society. In addition to religious services, they also carried out many official state duties concerning administrative, municipal, judicial, educational, and social matters as representatives of the Ottoman state. Nevertheless, their roles in these non-religious matters were independent of state apparatus. Instead, religious endowments (vakıfs) paid the salaries of imams who worked as religious functionaries (hademe-i hayrat). Also, religious endowments either provided accommodation to imams with lodging houses called meşruta or covered their rents for accommodation. Finally, religious endowments recompensed imams for their service of public praying and supplication (duâgûluk). The strong connections between imams and religious endowments and their multifaceted relations have been understudied so far. Thus, this article examines deeply-rooted and profound relations between imams and religious endowments in 19th century Istanbul.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Submission Date | March 25, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 6 Issue: 1 |