Bu çalışma, dijital çağda sosyal medya platformlarının kullanıcı mahremiyetini sistematik biçimde ticarileştirme pratiklerini inceleyerek, bu sürecin bireylerin veri üzerindeki denetimi, veri güvenliği ve dijital kamusal alanın yapısı üzerindeki etkilerini analiz etmektedir. Araştırmada, platformların kullanıcı verilerini hangi yöntemlerle topladığı, bu verileri nasıl ekonomik metaya dönüştürdüğü, kullanıcıların veri kontrol düzeyinin ne ölçüde işlevsel olduğu, mevcut yasal ve etik düzenlemelerin bu süreci sınırlandırmadaki yeterliliği ve daha adil bir dijital düzenin inşasının imkânı sorgulanmıştır. Bulgular, mahremiyetin giderek algoritmik sistemler içinde metalaştığını, rıza mekanizmalarının çoğu zaman sembolik kaldığını ve bireylerin dijital öznelliğinin ekonomik çıkarlar doğrultusunda yeniden biçimlendirildiğini göstermektedir. Çalışma, yalnızca hukuki düzenlemelerin değil; tasarımsal reformların, etik bilinçlenmenin ve kültürel dönüşümün de bu sürece dâhil edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Özellikle ebeveynlerin ve yetişkin bireylerin dijital farkındalık ve rehberlik rolleri, çocukların mahremiyet bilincinin gelişimi açısından kritik bir konumda değerlendirilmektedir. Bu yönüyle çalışma, mahremiyetin korunmasını yalnızca bireysel güvenlik değil; aynı zamanda dijital demokrasinin sürdürülebilirliği ve toplumsal iyi oluş hâlinin devamlılığını sağlama sorumluluğu olarak ele almaktadır.
This study examines the systematic commodification of user privacy by social media platforms in the digital age, analyzing its implications for individual data sovereignty, information security, and the structure of the digital public sphere. It explores how platforms collect personal data, transform it into economic assets, the extent to which users retain actual control over their data, the adequacy of current legal and ethical regulations, and the possibilities for building a more just digital environment. Findings reveal that privacy is increasingly reduced to an economic object within algorithmic systems, that consent mechanisms often lack substantive meaning, and that users’ digital subjectivities are reshaped in alignment with corporate interests. The study argues for the necessity of integrating not only legal reforms but also design-based interventions, ethical awareness, and cultural transformation into digital governance practices. Special emphasis is placed on the role of parents and adult users in fostering digital literacy and guiding children toward responsible engagement with digital platforms. In this respect, the study frames privacy not merely as a matter of personal security, but as a normative imperative linked to the sustainability of digital democracy and the responsibility to sustain the continuity of collective well-being.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology of Family and Relationships, Communication Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 28, 2025 |
Submission Date | May 4, 2025 |
Acceptance Date | June 10, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: Yeni Medya Çalışmaları |