Bu araştırmanın amacı, tarihsel süreçte ortaya çıkış yeri kentsel mekân olan heykel sanatının, yine aynı mekânda etkileri derinden hissedilen politikaların üretilmesi bağlamında gerçekleşen eylemlerin biçimine göre uğradığı fiziksel ve zihinsel dönüşümü gözlemlemektir. II. Dünya Savaşı ve sonrasında ortaya çıkan faşist ideolojilerin belleğini anıtlaştırma konusunda oldukça fazla veriye sahip bir coğrafya olan Almanya, ulusal kimliğin inşasında bu belleğin önemli bir söylem ve dışavurum aracı haline geldiğini gösteren sembolik adreslerden biridir. Kavramsal sanatçı Jochen Gerz ve Esther Shalev-Gerz işbirliğiyle faşizme, savaşa ve şiddete karşı duran ve Almanya’nın Harburg kenti için tasarlanan bir çalışma olan Harburg Anıtı, halka uygulanan bu faşizme dikkat çeken, barışı ve insan haklarını öne çıkaran karşı-anıtların en ünlüsüdür. Geleneksel anıtlaştırma mantığının içinde barındırdığı yüceltme, övme ve ölümsüzleştirme kavramlarına bir tepki olarak ortaya çıkan karşı anıt söylemi, Harburg Anıtı’nda yoğun bir şekilde hissedilmekte, uygulanan politikaların yarattığı olumsuz durumlar deneyimlenebilir ve katılımcı bir platformda, illüzyondan uzak bir anlayışla izleyiciye yansıtılmaktadır. Harburg Anıtı üzerinden yapılan bir okumayla, heykel sanatının toplumsal ve siyasi süreçlere kendi ontolojik yapısıyla dâhil olduğunda nasıl politik bir imgeye dönüşebildiği gözlemlenebilir, bu eksende heykelin kentsel mekân ve kamusal alan üzerinde yarattığı plastik ve düşünsel çeşitliliğe sunduğu perspektif, yeni fikirlerin inşasında bir temel oluşturabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 8 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi