This article aims to grasp the right to life from a different perspective. Modernity focuses to understand life through living rather than death. The right to life is perfectly suited for body politics of positive power. When life became a basic concept that encompasses the whole social space in modernity, it has also come to the fore as the most basic protection area of law. Yet, understanding the right to life without considering body politics inevitably remains uncomplete. As is well known, life is also considered as a primary research area by human rights as an academic discipline and of course human rights law. The right to life is the fundamental founding right of the European Convention on Human Rights (ECHR). The scope of the right regulated Article 2 of the Convention has been expanded in time by way of the relevant case law and court practices. Under the influence of case law, the Convention has obtained a very dynamic content and has adapted itself to new emergent situations. Finally, it should be pointed out that, although not included in the text of the Convention, many issues such as abortion and euthanasia have been discussed in the human rights case law.
Makale yaşam hakkını
farklı bir bakış açısı ile ele almayı amaçlamaktadır. Modernite hayatı, ölüm
üzerinden anlamak yerine yaşam üzerinden anlamaya odaklanmıştır. Yaşam hakkı,
pozitif iktidarın beden siyaseti için biçilmiş bir kaftandır. Yaşam,
modernitede bütün toplumsal alanı kuşatan temel kavram haline getirilince,
hukukun en temel koruma alanı olarak ön plana çıkmıştır. Beden siyasetini göz
önüne almadan yaşam hakkını anlamak ise kaçınılmaz olarak eksik kalır. Akademik
bir disiplin olarak insan haklarının ve tabi ki insan hakları hukukunun en
temel ilgi alanı da yaşam olmuştur. Yaşam hakkı, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nde (AİHS), temel kurucu hak olarak yer alır. Sözleşmenin 2.
maddesinde düzenlenen hakkın, sözleşmenin yürürlüğü girişinden günümüze,
içtihatlar dolayımıyla kapsamı bir hayli genişletilmiştir. İçtihatların güçlü
etkisiyle sözleşmenin durağan bir metin olmaktan çıkıp dinamik bir içerik
kazandığı söylenebilir. Yine bu sayede sözleşmenin yeni ortaya çıkan durumlara
kendisini uyarladığını söylemek gerekir. Son olarak belirtmek gerekir ki
sözleşme metninde yer almamakla birlikte, kürtaj, ötanazi gibi birçok konu
içtihatlarda tartışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 18 Ekim 2019 |
Kabul Tarihi | 1 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.