Abstract
İdeal mekânın ilk kez Thomas More tarafından 1516 yılında Ütopya adlı kitabında tanıtıldığı kabul edilir; ancak İranlı filozof Şahâbüddin es-Sühreverdî, More'dan yüzyıllar önce, 1154'te, kelimenin tam anlamıyla ütopya anlamına gelen Nā-kujā-ābād (hiçbir yer) kavramını ortaya atmıştır. Erken literatürde bu terim, var olmayan ve muhtemelen hiç var olmamış ideal bir toplumu tasvir etmekteydi. Buna göre, bu makale daimi İdealizm okulunun yorumcularını ve Sühreverdî'nin Nā-kujā-ābād'ını (hiçbir yer) kavramını incelemektedir. Nā-kujā-ābād (hiçbir yer), aşkın dünyayı tasvir etmek ve ütopyada yaşayan ruhun uzak algısını tasvir etmek için onun tarafından tanıtılan prototipik bir terimdir. Bu terimin iki yönlü özü her zaman tartışmanın merkezi olmuştur; aynı anda iki zıt anlamı taşıyan kendi içinde çelişkili bir kelimedir: Manevi dünya (Alem-i misâl) ve maddi dünya (Alem-i nâsût). Bu makale metin analizine dayalıdır ve Sühreverdî'nin risalelerini yeniden inşa ederek, Cebrail'in Kanat Sesi (Āwāz-i Par-i Jabraʾīl) ve Kızıl Akıl (Aql-i Surkh) risalelerinde ütopik bir bakış açısıyla hiçbir yerin yorumunu aydınlatmayı amaçlamaktadır. Son olarak araştırmacı, Sühreverdî'nin ütopyasının, insan hayatındaki siyasi ve sosyal meselelerden uzak, herkesin ulaşabileceği gerçek benlik olduğu sonucuna varır.