Doğu toplumlarında devleti ifade eden
önemli hâkimiyet sembollerinden birisi de payitaht olan şehirlerdir. İktidarın
güvenlik endişesiyle etrafını aşılması güç sur ve hendeklerle çevirdiği bu şehirler,
içerisinde devleti simgeleyen saray ve askerî yapılar, inancı simgeleyen
mabetler, ahalinin yerleşik olduğu mahalleler, gündelik hayatı kolaylaştırmak
için kurulmuş çarşı-pazarlar, hamamlar, çeşmeler ve su kanalları ile bir
bütündür. Gerek jeopolitik konumlarıyla gerekse siyasî güçleriyle öne çıkan bu
şehirler, bünyesinde barındırdığı iktidarlar zamanla dağılsa bile öneminden bir
şey kaybetmeden günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. İktidarı bünyesinde
toplayan bu şehirlere, devletin kudretini de sembolize ettikleri için
hükümdarlar tarafından ayrıca önem verilmiş, en gösterişli bina ve mabetler bu
şehirlerde inşa edilmiştir. Hatta bazı hükümdarlar, zafer ve başarılarının bir
nişanesi olarak bu şehirlerin hemen yanı başında kendi adlarına yeni şehirler
inşa ettirerek isimlerini ölümsüzleştirmek istemişlerdir. Doğu’daki bu
şehirlere güzel bir örnek de Kandahar şehridir.
Bu çalışmada, Kandahar
şehrinin tarihî geçmişiyle Ahmed Şah Dürranî tarafından 1761 yılında
Hindistan’da Marathalara karşı kazanılan Panipat savaşının anısına, Kandahar
şehrinin hemen yanında inşa ettirilen Şehr-i Ahmedşahî ya da Eşrefü’l-bilâd adı
verilen şehrin kuruluş meselesi ele alınmıştır. Bu şehir, Türkistan, İran ve
Hindistan’da hüküm süren hükümdarların kendi adlarına şehir inşa ettirme
geleneklerinin bir devamı olmakla birlikte son örneğini teşkil etmesi
bakımından da önemlidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 2 Issue: 3 |