İnsan hayatının devam etmesi anlamında büyük kolaylıklar sağlaması beklenen teknolojik gelişmeler, çalışma hayatını köklü değişimlere zorlamaktadır. Teknolojik ivmenin ekonomik
sisteme eklemlenmesiyle işçisiz bir dünyanın kapısı aralanırken, çalışma hayatı hiç olmadığı kadar tahrif olmaktadır. Birçok işkolu yok olurken, yerine yenilerinin geldiği bu “yaratıcı yıkım” sonrası işçiyi yeni fırsatlar mı bekliyor, yoksa emek süreçlerinin parçalandığı, hayatta kalmanın bile lüks olduğu bir çalışma yaşamı mı? Bu sorulara Amerikalı ekonomist Jeremy Rifkin’in “İşin Sonu” (The End Of Work) kitabında yanıt aranmaktadır. Eserin eleştirisinde otomasyon, yapay zekâ gibi teknolojik unsurların merkezi rol üstlendiği çalışma koşullarında hayatta kalmaya çalışan işçinin rolü sorgulanmaktadır.
Technological developments, which are expected to provide great convenience in terms of the continuation of human life, force the working life to radical changes. While the door to a world without workers is opened with the articulation of the technological acceleration to the economic system, the working life is distorted like never before. After this “creative destruction”, which is replaced by new ones while many industries are disappearing, new opportunities are waiting for the worker, or is it a working life where labor processes are fragmented and even survival is a luxury? Answers to these questions are sought in the book "The End of Work" by the American economist Jeremy Rifkin. In the criticism of the work, the role of the worker trying to survive in working conditions where technological elements such as automation and artificial intelligence play a central role is questioned.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Book Review |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | January 1, 2022 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 9 Issue: 20 |