Sınanmamış bir hayatın yaşanmayı hak edip etmediğini bilmeye olanak olmadığı gibi, imtihan edilmemiş bir ilişkinin de gerçek bir birliktelik olduğunu söylemeye imkân yoktur. Aidiyetler zorluklarla sınanarak kendilerini ispat ederler. Bir sosyal teori olarak “zor zamanlar”, sürdürülen birlikteliğin ona harcanan emeğe değip değmediğini ortaya çıkarması açısından değerlidir. Filistin-İsrail arasındaki son gerilim, İslam dünyası mensuplarının Filistin’e ilişkin algılarını ortaya koyduğu bir sınama alanı olmuştur. Onların sosyolojik olarak bir ümmet olup olmadıkları da bu süreçte ortaya koydukları tutumlar üzerinden görülebilmiştir. Zira gerilim süresince ortaya konulan “tepkiler”, amaca dönük olmayıp; risk almayan, acıyı paylaşmayan tepkilerdir. Bu tepkiler, yardım bekleyen kitlelerde acıyı azaltmaktan ziyade ümitsizliği arttırmıştır. Ortaya çıkan nihai tabloda, bu gerilim Müslüman ümmette bir ayrıştırmayı tetiklemiştir. Tebük gazvesi de, Müslüman ümmet açısından çözülmeyi ortaya çıkardığı, fay hatlarının daha fazla dışa vurduğu için; Filistin-İsrail gerilimini, tarihsel bir vakıa olan Tebük seferi ile mukayese etmek gerekti. İki olay arasındaki benzerlikler bu iki olay arasında bir mukayesenin yapılmasının gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu amaçla çalışmamızda Filistin-İsrail gerilimi, Tebük seferi ile birlikte ele alınmış, bu iki sosyal olayı belirli parametreler üzerinden mukayese edilmiştir.
Just as it is not possible to know whether an untested life deserves to be lived, it is also impossible to say that an untested relationship is a real unity. Belongings prove themselves by being tested through difficulties. As a social theory, "hard times" are valuable in terms of revealing whether the sustained unity is worth the effort spent on it. The latest tension between Palestine and Israel has been a testing ground in which members of the Islamic world reveal their perceptions of Palestine. Whether they were an ummah sociologically or not could be seen through the attitudes they displayed in this process. Because the "reactions" put forward during the tension are not purposeful; These are reactions that do not take risks and do not share the pain. These reactions increased despair rather than reducing the suffering of the masses waiting for help. In the final picture, this tension triggered a division in the Muslim ummah. Because the Battle of Tabuk revealed the disintegration of the Muslim Ummah and made the fault lines more visible; It was necessary to compare the Palestinian-Israeli tension with the Tabuk campaign, which is a historical event. The similarities between the two events reveal the need for a comparison between these two events. For this purpose, in our study, the Palestinian-Israeli tension was discussed together with the Tabuk campaign, and these two social events were compared based on certain parameters.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Kalam |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 24, 2024 |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | March 24, 2024 |
Acceptance Date | April 24, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 10 Issue: 52 |
Journal of Islamic Civilization is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
Our journal is indexed by EBSCO (International Area Index)