Foundations, from ancient times to the modern era, have increasingly influenced the socio-economic and cultural structures of nations according to their needs, tendencies, and the importance given by rulers and wealthy individuals. The primary motivation for establishing a foundation is the belief that material possessions, wealth, and valuable items are destined to decay, and that worldly life is temporary. People are not equal in terms of intellect, health, work, and wealth, and hence, their life standards vary. To address these differences in society, divine religions have encouraged ethical and humanitarian assistance.
The practice of establishing foundations, which is widespread among Muslims, existed even before Islam but was institutionalized with fundamental principles and legal rules in Islam, following the Quran’s call for the wealthy to help those in need. From the time of the Prophet Muhammad, the establishment of foundations increased rapidly in Islamic states, reaching its peak during the Ottoman Empire. In the Ottoman period, sultans, grand viziers, ministers, members of the royal family, and other wealthy individuals established foundations as part of tradition to contribute to charity, open educational institutions, maintain their assets, provide health services, and support social areas. As the foundations found a suitable ground for development parallel to the political, social, and economic stability provided by the state, they reached the highest level in terms of quality and quantity.
Among the Ottoman sultans who pioneered the establishment of foundations, Sultan Suleiman the Magnificent established numerous foundations throughout the Ottoman lands, especially in Anatolia, in his own name and that of his family members. One of these is the Kanuni Foundations he established for institutions in Istanbul. Sultan Suleiman endowed a total of 217 villages, 34 hamlets, 3 neighborhoods, 7 mills, 2 fishery stations, 2 docks, 1 pasture, 2 farms, 6 village produce, 2 islands, and 3 shares, as specified in the foundation charter, for the structures including the mosque, primary school, madrasas, hospital, and soup kitchen within the külliye he commissioned. The expenses of these structures were covered by the revenues from the properties of the foundation. This study will focus on the contributions of the Kanuni Foundations to the religious, social, and cultural units within the Suleymaniye Complex.
Vakıflar, kadim zamanlardan modern çağlara kadar ilginin artmasıyla milletlerin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı, ihtiyaçları, eğilimleri, yöneticilerin ve varlıklı kişilerin verdiği öneme göre gelişerek hayatın her alanında yerini almıştır. İnsanları vakıf kurmaya iten en önemli sebep, insanın sahip olduğu mal, mülk ve değerli eşyaların yokluğa mahkûm ve dünya hayatının geçici olması düşüncesidir. Çünkü insanlar akıl, sağlık, çalışma ve mal gibi hayat için gerekli olan hususlarda aynı seviyede değildir. Kimi zengin kimi fakir, kimi güçlü, kimi zayıf olunca hayat standardı da farklılaşmıştır. Toplumlardaki bu farklılıkları ortadan kaldırmak için ilâhî dinlerin de teşvikiyle ahlakî ve insanî bir husus olan yardım devreye girmiştir.
Müslümanlar arasında da yaygın olan vakıf kurma, İslamiyet’ten önce de mevcut olmasına rağmen, temel ilkeleri ve hukukî kurallarıyla kurumsallaşmasını, İslam diniyle sağlamıştır. Hz. Peygamber döneminden itibaren, İslam Devletleri’nde hızla artan vakıflaşma Osmanlı ile zirveye ulaşmıştır. Osmanlıda sultanlar başta olmak üzere sadrazamlar, vezirler, hanedân üyeleri ve diğer varlıklı kişiler, gelenek haline gelen, yardımlaşma, eğitim-öğretim kurumları açma ve bunların varlıklarını devam ettirme, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve sosyal alanlara katkı sağlamak için vakıflar kurmuşlardır. Çünkü devletin sağladığı siyasî, sosyal ve ekonomik istikrara paralel olarak gelişmeye uygun bir zemin bulan vakıflar, nitelik ve nicelik yönünden en üst seviyeye ulaşmıştır.
Vakıf kurma hususunda öncü olan Osmanlı Sultanlarından Kanuni Sultan Süleyman Anadolu başta olmak üzere Osmanlı coğrafyasının birçok yerinde hem kendi hem de hanedan üyeleri adına çok sayıda vakıf kurmuştur. Bunlardan birisi de İstanbul’daki kurumları için kurduğu Kanuni vakıflarıdır. Sultan Süleyman, inşa ettirdiği külliye bünyesinde bulunan cami, sıbyan mektebi, medreseler, dâruşşifâ ve imaret gibi yapılar için vakfiyede belirtildiği üzere toplam olarak 217 köy, 34 mezra, 3 mahalle, 7 değirmen, 2 dalyan, 2 iskele, 1 çayırlık, 2 çiftlik, 6 köy mahsulü, 2 ada ve 3 hisse vakfetmiştir. Söz konusu yapıların bütün masrafları, vakfın gayrimenkullerinden elde edilen gelirlerle karşılanmıştır. Bu çalışmamızda Kanuni Vakıflarının, Süleymaniye Külliyesi’ndeki dinî, sosyal ve kültürel birimlere yaptığı katkılar üzerinde durmaya çalışacağız.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political and Civilization History of Islam |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | July 29, 2024 |
Acceptance Date | October 22, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 44 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).