Water and water security are becoming increasingly important with their growing social, economic, political and environmental impacts. Water is essential in the continuation of nature and human generation as well as in economic development and sociopolitical stability, and it is directly linked to food security, energy security and national security. In this study, Turkey’s water security issue, with a focus on the Euphrates and Tigris Basin, is analyzed at a micro-structure using a social constructive perspective to contribute to the related literature on the international political economy. When Turkey’s water security is analyzed at the micro-structure, it is seen that identities, interests and intersubjective understandings of the actors are effective in the water security issue at the Euphrates and Tigris Basin. The analysis shows that water-related decisions should be taken independently from the intersubjective understandings, with correct communication and cooperation, due to their impact on water resources. This is crucial as the Middle East is a risky region where some external forces have geopolitical and economic interests. If communication is provided objectively toward mutual benefit and protection of water resources; misinterpretations, hence the risks of conflicts and external interventions can be prevented and water resources can be protected.
Su ve su güvenliği; artan toplumsal, ekonomik, siyasal ve çevresel etkileri ile giderek daha önemli hale gelmektedir. Su, insan neslinin ve doğanın devamının yanı sıra ekonomik kalkınma ve sosyo-politik istikrarın sağlanmasında belirgin bir yere sahiptir ve gıda güvenliği, enerji güvenliği ve ulusal güvenlikle doğrudan bağlantılıdır. Bu çalışmada, Türkiye’nin su güvenliği, Fırat ve Dicle Nehirleri Havzasıyla ilgili su sorunu odağında, sosyal inşacı perspektifle mikro yapıda analiz edilmektedir. Mikro yapıda, öznelerarası sürecin su sorununda ve su politikalarını şekillendirmedeki etkisi gösterilerek uluslararası politik ekonomiyle ilgili literatüre katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. Türkiye’nin su güvenliği sosyal inşacı perspektifle analiz edildiğinde, Fırat ve Dicle Havzasında kıyıdaş ülkelerle yaşanan su sorununda, aktörlerin kimlik ve çıkarlarının yanı sıra öznelerarası anlayışlarının da etkili olduğu görülmektedir. Yapılan analiz, suyla ilgili kararların, özellikle su kaynaklarına etkileri nedeniyle, öznelerarası anlayışlardan bağımsız ve taraflar arası doğru iletişim ve işbirliğini artıracak şekilde alınması gerektiğini göstermektedir. Ortadoğu bazı dış güçlerin jeopolitik ve ekonomik çıkarlarının bulunduğu riskli bir bölge olduğu için, suyla ilgili kararların öznelerarası anlayışlardan bağımsız şekilde alınması çok önemlidir. Ülkelerarası iletişim objektif şekilde, karşılıklı fayda artırımı ve su kaynaklarının korunması doğrultusunda sağlanırsa, gelecekte yanlış yorumların oluşturabileceği çatışmalar ve dış müdahale riskleri engellenip su kaynakları korunabilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Business Administration |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 21, 2018 |
Submission Date | September 14, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 68 Issue: 2 |