4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. Maddesi gereği “kişilik” gerçek kişiler için sağ ve tam doğmak koşulu ile ana rahmine düştüğü an başlar ve ölümle sona erer. Ancak ölüm sonrası kişilik haklarının devamı konusunda kanuni bir düzenleme bulunmamaktadır. Kişilik hakkı kapsamında korunan değerlerin ne zaman sona ereceği hususunda yabancı literatür ve yargı kararları farklılık arz etmektedir. Bu değerlerden özelikle “şeref ve haysiyete” yönelik saldırıların ölenin mi yoksa yakınlarının kişilik haklarına mı saldırı teşkil ettiği hususunda tartışmalar mevcuttur. Alman Federal Mahkemesi, Bundesgerichtshof’un (BGH) incelemeye değer teşkil eden BGH, Urt. V. 20.3.1968, I ZR 44/46 sayılı kararında bu husus ele alınmıştır. Yüksek Mahkeme, kişilik haklarının dokunulmazlığının kişi hayatta iken tam anlamıyla yaşanabilmesi ve anlam kazanabilmesi için, kişinin o öldükten sonra da kendi onuruna karşı yapılacak kabaca saldırılara karşı korunacağı inancını taşıyabilmesi ve bu beklentiye sahip olabilmesi ile mümkün olacağını ifade etmiştir. Öte yandan bu kararla “hukukun güvenilirliği” ilkesinin de merhum kişinin haklarının, özel bir yetkilendirme olmasa dahi, üçüncü kişiler tarafından ileri sürülmesine mani olmayacağını ifade ederek postmortal dönemde kişilik haklarının korunmasını en üst düzeyde sağlanmıştır
Amaç: Çalışmada kişilik hakkının ölüm sonrası dönemde korunmasının kimler tarafından, hangi hukuki çerçevede yapılabileceği saptanmak istenmiştir.
Yöntem: Çalışmada, örnek niteliğinde olan BGH. Kararı incelenmiş, ilk derece ve istinaf mahkemesinin gerekçelerinden yola çıkılmıştır.
Bulgular: Kişilik haklarının dokunulmazlığının kişi hayatta iken tam anlamıyla yaşanabilmesi ve anlam kazanabilmesi için, kişinin o öldükten sonra da kendi onuruna karşı yapılacak kabaca saldırılara karşı korunacağı inancını taşıyabilmesi ve bu beklentiye sahip olabilmesi ile mümkün olacağı tespit edilmiştir.
Özgünlük: Bu çalışma ile “hukukun güvenilirliği” ilkesinin de merhum kişinin haklarının, özel bir yetkilendirme olmasa dahi, üçüncü kişiler tarafından ileri sürülmesine mani olmayacağını ifade ederek postmortal dönemde kişilik haklarının korunmasını en üst düzeyde sağlanmıştır.
According to Article 28 of Turkish Civil Law Nr. 4721, for natural persons, “personality” begins at the moment of conception on the condition of being born alive and complete and it ends with death. However, there is no legal regulation on the continuity of personal rights after death. Regarding when the values protected within the scope of personality rights will end, there are differences between foreign literature and judicial decisions. Among these values, there is a remarkable debate on if the “asal on reputation” is an assault on the personal rights of a deceased person or those of deceased person’s relatives. This subject was discussed in German Federal Court’s (Bundesgerichtshof) (BGH) decision BGH, Urt. V. 20.3.1968, I ZR 44/46. The Court emphasized that, in order for the full enjoyment and meaning of the immunity of personal rights while the person is alive, a person should believe and expect that he/she will be protected against the disrespectful attacks on his/her reputation. On the other hand, in this decision stating that (even if there is no specific assignment) the rights of a deceased person can be asserted by the third persons in parallel with the principle of “Reliability of Law”, the protection of personality rights in the postmortal period was ensured at the highest level.
Purpose: In this study, it is aimed to determine the protection of the personal right in the post-death period can be carry out by whom and in which legal framework.
Method: In the study, the exemplary decision of BGH. was examined and the reasons of the court of first instance and the appellate court were taken into consideration.
Findings: It has been determined that the inviolability of personal rights can be experienced fully while the person is alive and gaining meaning, if the person believes that she will be protected against rude attacks against her honor after she dies and can have this expectation.
Originality: With this study, it has been stated that the principle of "reliability of law" will not prevent the decedent's rights from being asserted by third parties, even if there is no special authorization, and the protection of personal rights in the postmortal period is ensured at the highest level.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2021 |
Submission Date | August 8, 2021 |
Acceptance Date | August 28, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |