In the period following the Second World War (1939-1945) which ended with the defeat of the National Socialists, Germany was split into two parts as the East Germany and the West Germany, as a result of which the German people experienced polarized modes of rule. During the era in question, young German artists, who were trained within the country, immigrated abroad to be involved in the globalized art world and went on to perform their art in the United Stated and in other European countries. So in 1960s and afterwards, the works of German artists were exhibited in prominent art galleries in the West and German art took part in the renewed understanding of plastic arts to a greater extent. In this article, the contribution of German artists who continued their work abroad to the national artistic heritage has been analysed through the examples of Gerhard Richter (1932) and Anselm Kiefer (1945).
Nasyonal Sosyalistlerin yenilgisi ile sonuçlanan İkinci Dünya Savaşı’nı (1939-1945) takip eden dönemlerde Almanya, Doğu Almanya ve Batı Almanya olmak üzere ikiye ayrılmış, Alman halkı kutuplaşan yönetim anlayışlarına tanık olmuştur. Söz konusu süreçte sanat eğitimlerini ülke içinde alan genç Alman sanatçılar da küreselleşen sanat mecralarına dahil olabilmek adına yurt dışına açılmış, Birleşik Devletler ve diğer Avrupa ülkelerinde sanatsal faaliyetlerde bulunmuşlardır. Böylece 1960 ve sonrasında, Batı’da önemli galerilerde Alman sanatçıların yapıtları sergilenmiş ve Alman Sanatı yenilenen plastik sanatlar anlayışında söz sahibi olmaya başlamıştır. Bu makalede de Gerhard Richter (1932) ve Anselm Kiefer (1945) örneklemleriyle çalışmalarını ülke dışında sürdüren Alman sanatçıların ulusal sanat mirasına sağladıkları katkı incelenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 |