The Mongol Empire which Genghis Khan founded was undoubtedly one of the most powerful political structures of its time. The Khan not only organized the scattered Mongol tribes but also left a great legacy to his followers: the idea of 'world domination'. He was able to take the first steps towards this idea while Genghis was still alive. After the Khwarezm region came under Mongol rule, the lands to the west were opened as a new route for Mongol campaigns. In addition, the Kipchak steppe, which the khan handed over to his eldest son Juchi, became an essential theater of operations for the Mongols. In 1223, after beating the combined Kipchak-Russian army in Kalka, the northern steppe belt of the Black Sea, which was not unfamiliar to the Mongols in terms of living conditions, was reached. Ogedai, who had succeeded Genghis as khan, remained faithful to his father's legacy and continued to pursue Mongol aspirations in the region. Batu, the famous prince of the Juchi nation, did not lag him behind. Thus, in a relatively short period of time, the Mongols had reached the Hungarian Plain until the end of Ogedai's reign. The conquest of the Volga regions, which constituted the first stage of these conquests, was somewhat troublesome. In Eastern Europe, the Mongols fought a series of wars with Kipchaks, Bulgarians, Russians, Alans and some indigenous groups. However, it was the Bulgarians who caused the most wear and tear to the Mongol armies in these struggles. Bulgarians not only delayed the Mongol domination in Eastern Europe, but also took part in some historical evolutions that would shape the fate of the region at the end of the period they experienced with the Mongols. However, for a long time, some issues were passed over quickly, and details such as the Bulgarians remained partially obscure, especially in Russian and Eurocentric historiography with a title such as “the era of Mongol occupation”. Only in recent years have we witnessed a significant progress in this regard. There is a significant increase in the number of chapters dedicated to “Bulgarian-Mongolian relations” both in Bulgarian and Mongolian studies. In addition academic publications such as articles, papers and book chapters are also increasing within the direct framework of this theme. Our aim in this research is to draw attention to some issues regarding the Bulgarian-Mongolian relations that gained a certain momentum by using the sources of the period. In this research, which is limited to the years 1223-1236, the information in eastern and western sources is compared, and details such as some border clashes, larger-scale battles, armies, generals and cities are emphasized.
Cengiz Han’ın temellerini atmış olduğu Moğol İmparatorluğu şüphesiz kendi döneminin en güçlü siyasi organizasyonlarından birisi idi. Han, yalnızca dağınık Moğol boylarını bir araya getirmekle kalmayarak ardıllarına büyük bir miras bıraktı: ‘cihan hakimiyeti’ düşüncesi. Bu düşünce doğrultusunda ilk adımları Cengiz henüz hayattayken atmayı başardı. Harezm bölgesinin Moğol idaresine girmesinin ardından batıdaki topraklar Moğol seferleri için yeni bir güzergâh olarak açıldı. Bunun yanında hanın en büyük oğlu Cuci’ye emanet ettiği Kıpçak bozkırı Moğollar için önemli bir harekât alanına dönüştü. 1223 yılında Kalka’da birleşik Kıpçak-Rus ordusunu mağlup eden Moğollar için yaşam şartları açısından da yabancı olmayan Karadeniz’in kuzey bozkır kuşağına kavuşuldu. Cengiz’in ardından hanlık makamını elde eden Ogeday, babasının vasiyetine sadık kalarak Moğolların bölgedeki gayeleri için çalıştı. Cuci Ulusunun şöhretli şehzadesi Batu da ondan geri durmadı. Böylece Moğollar kısa denilebilecek bir zaman zarfında, Ogeday saltanatının bitişine kadar Macar Ovasına kadar ulaştılar. Bu fetih hareketlerinin ilk aşamalarını teşkil eden İtil boylarının zaptı kısmen sancılı oldu. Doğu Avrupa’da Moğollar; Kıpçak, Bulgar, Rus, Alan ve yerli bazı topluluklarla bir dizi savaş yaşadı. Ancak söz konusu mücadelelerde Moğol ordularını en çok yıpratan Bulgarlar oldu. Bulgarlar, yalnızca Doğu Avrupa’daki Moğol egemenliğini geciktirmekle kalmayarak, Moğollarla yaşadıkları sürecin sonunda bölge kaderine yön verecek bazı tarihi gelişmelerde de rol aldılar. Buna rağmen “Moğol işgal çağı” gibi bir adlandırma ile özellikle Rus ve Avrupa merkezli tarih yazıcılığında işlenen konuda uzun bir süre bazı meseleler hızlı geçildi, Bulgarlar gibi ayrıntılar kısmen karanlık kaldı. Ancak son yıllarda bu hususta ciddi bir aşamanın kat edildiğine şahit oluyoruz. Gerek Bulgar gerekse Moğollar özelinde kaleme alınan çalışmalarda “Bulgar-Moğol ilişkilerine” ayrılan bölümlerde ciddi bir artış söz konusudur. Bununla birlikte doğrudan bu tema çerçevesinde makale, bildiri ve kitap bölümü gibi akademik üretimler de çoğalmaktadır. Araştırmadaki gayemiz belli bir ivme kazanan Bulgar-Moğol münasebetleri hususunda dönem kaynaklarındaki verileri kullanarak bazı hususlara dikkat çekmektedir. 1223-1236 yılları arasıyla sınırlanan çalışmamızda doğu ve batı kaynaklarında yer alan bilgiler mukayese edilerek, bazı sınır çarpışmaları, daha büyük boyutlu savaşlar, ordular, komutanlar ve kentler gibi ayrıntılar üzerinde durulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Savannah Culture, Turkish Society and Community, General Turkish History (Other), Medieval Asian History |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Early Pub Date | December 29, 2024 |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | December 10, 2024 |
Acceptance Date | December 20, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 6 Issue: 2 |