Osmanlı
imparatorluğunun 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan geniş zaman
diliminde üretildiği bilinen seramik, farklı merkezlerin varlığı sebebiyle
günümüze kadar gelebilmiştir. Bu merkezlerin en önemlilerinden olan İznik,
Kütahya ve Çanakkale, Osmanlı devletinin kurulmasından yıkımına kadar olan
sürenin tamamını eksiksiz bir şekilde doldurmaktadır. 16-17 yüzyıllarda Osmanlı
döneminde üretilen seramikler gerek teknik, gerekse sanatsal yönlerden en
mükemmel çağını yaşamıştır. İznik bu dönemde seramik üretim merkezi olmuştur.
17. yüzyıldan itibaren renk ve sırlarda başlayan olumsuz değişmeler, zamanla
kalitesinin düştüğü, 18. yüzyılda ise tamamen gerilemeye başladığı görülür.
İznik’ten ayrı üretim yapan Kütahya bu dönemde önemli seramik merkezi olarak
öne çıkmaktadır. 17-20. yüzyıllar arasında Çanakkale, Kütahya seramikleri ile
birlikte üretim yapan bir diğer merkez olarak bilinmektedir. Kütahya’da seramik
üretimini durması ile birlikte Çanakkale seramikleri önem kazanmıştır.
Çanakkale’de üretilen birçok kapalı (küp, kavanoz, sürahi. v.b.) ve açık (tabak,
kâse. v.b.) formlu seramik bulunmaktadır. Bu tip seramiklerin haricinde biblo
olarak isimlendirilen hayvansal biçimli kaplara da rastlanmıştır. Bibloların
arasında en dikkat çeken hayvansal biçimli kaplar arasında “kanguru” olarak
isimlendirdiğimiz formlar bulunmaktadır. Türk sanatında yer almayan kanguru
biçimlerinin birden bire Çanakkale seramiklerinde görülmesi ve araştırmacılar
tarafından ele alınmaması sebebiyle araştırma amacımızı oluşturmuştur.
Pottery, which is known to have been produced
over a long period of time from the 15th century to the beginning of the 20th
century, has survived to the present day due to the existence of specific
production centers. A few of the most important of these centers, İznik,
Kütahya and Çanakkale completely fill the time period from the establishment of
the Ottoman state to its demise. The
ceramics produced during Ottoman period in the 16th and 17th centuries had
their greatest times not only in technical aspects but also artistic aspects. Iznik
became the center of ceramic production in this period. From the 17th century
onwards, negative changes in colors and glazes were observed. Improvements in
quality decreased over time, and in the 18th century began to decline
completely. Kütahya, which produces separately from İznik, stands out as an
important ceramic center in this period. Between the 17th and 20th centuries,
Çanakkale was known as another center of production alongside Kütahya ceramics.
With the decline of ceramic production in Kütahya, Çanakkale ceramics gained
importance. There were many closed (cube, jar, jug, etc.) and open (plate, bowl
etc.) ceramics produced in Çanakkale. In addition to these types of ceramics,
animal shaped vessels called trinkets were found. Among the most noteworthy
animal-shaped vessels are those forms that we call “kangaroo”. Given that these
kangaroo forms (which are not typically rendered in Turkish art) appeared so
suddenly in Çanakkale ceramics and these forms haven’t previously been
researched, this has formed the basis of our research.
The first aim of this study is to pinpoint the
timeline in which the kangroos, whose habitta is Australia, emerged in the
world art. Furthermore, it was aimed to determine from who and from where they
were affected in the process in which kangaroo shaped figurines seen in
Çanakkale, which is one of the important ceramic centers of the Ottoman period,
were turned into ceramic figurines. When we look at previous studies on this
subject, we can see that only general information is given about Çanakkale
ceramics and that there is no detailed information available regarding this
subject in scientific sources.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | MAKALELER/ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2019 |
Submission Date | January 11, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 12 |