In the modern historiography of Islamic philosophy, Abū l-Ḥasan al-ʿĀmirī (d. 381/992) is frequently regarded as the representative of the philosophical approach led by al-Kindī (d. ca. 252/866). Despite the fact that only a limited number of his works have survived to the present day, his surviving works demonstrate al-ʿĀmirī’s extensive knowledge of the history of philosophy and its problems, as well as the history of religions and the doctrines of different religions and sects. Al-ʿAmirī’s philosophical analysis of the issues addressed by mutakallimūn is noteworthy, particularly his examination of the relationship between God and the universe, creation, the afterlife, and the nature of human free will in the face of divine destiny. Despite these remarkable aspects of his philosophy, al-ʿĀmirī has remained in the shadows. A paucity of information regarding his life and works is evident in classical bio-bibliographical sources. This silence is also reflected in the circulation of his works. Indeed, it is notable that only one copy of a significant portion of his surviving oeuvre exists. This article posits that, despite his relative obscurity, al-ʿĀmirī was in fact a much more influential philosopher than is generally believed, using a relatively late example, Mullā Ṣadrā (d. 1050/1641), the most influential figure of the “Isfahan School” in the history of Islamic philosophy. The article first discusses al-ʿĀmirī’s influence in the region of Iran in the context of newly discovered copies of his works, and then examines Ṣadrā’s direct or indirect references to al-ʿĀmirī in his works. Finally, through a concise and unpublished text on bodily resurrection, which is one of the distinctive aspects of Ṣadrā’s philosophy, it is shown how Ṣadrā made use of al-ʿĀmirī’s works.
Ebu’l-Hasen el-Âmirî (ö. 381/992), İslam felsefesiyle ilgili modern tarih yazımında genellikle ilk İslam filozofu Kindî’nin (ö. ykl. 252/866) başını çektiği felsefe anlayışının 4./10. yüzyıldaki temsilcisi olarak konumlandırılmaktadır. Günümüze sınırlı sayıda eseri ulaşmış olsa da elimizdeki çalışmaları Âmirî’nin hem felsefe tarihine ve problemlerine hem de dinler tarihine ve farklı din ve mezheplerin öğretilerine dair geniş bilgisini göstermektedir. YunancaArapça tercüme hareketiyle İslam dünyasına aktarılan metinlerle, özellikle de Yeni-Eflatuncu eserlerle yakından alakadar olduğu anlaşılan Âmirî, Tanrı-âlem ilişkisi, yaratma, ölüm sonrası hayat ve ilahî kader karşısında insanın özgür iradesinin mahiyeti gibi kelâmcılar tarafından ele alınan meseleleri felsefî bir perspektiften incelemesiyle tanınmaktadır. Âmirî, bu dikkat çekici yönlerine rağmen gölgede kalmış bir isimdir. Klasik bio-bibliyografik kaynaklar Âmirî’nin hayatı ve eserleri hakkında neredeyse sessizdir. Bu sessizlik eserlerinin dolaşımında da kendisini göstermektedir. Günümüze ulaşan az sayıdaki eserinin önemli bir kısmının sadece bir nüshası bulunmaktadır. Bu yazı, gölgede kalmış bir isim olmasına rağmen Âmirî’nin etkisini, nispeten geç bir örnek, İslam felsefesi tarihinde “İsfahan Okulu” olarak tanınan ekolün en etkili ismi olan Molla Sadrâ (ö. 1050/1641) üzerinden göstermeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda makalede ilk olarak eserlerinin yeni keşfedilen nüshaları bağlamında Âmirî’nin İran coğrafyasındaki etkisine değinilmekte, ardından Sadrâ’nın mevcut eserlerinde Âmirî’ye yaptığı doğrudan ve dolaylı atıflar incelenmektedir. Son olarak Sadrâ felsefesinin ayırt edici yönlerinden biri olan cismanî haşre dair şimdiye kadar yayınlanmamış olan kısa bir metin üzerinden onun Âmirî’nin eserlerinden nasıl yararlandığı ortaya konulmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Philosophy (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2025 |
Submission Date | April 7, 2025 |
Acceptance Date | June 10, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 62 |