In the history of philosophy, knowledge has been defined in the traditional sense since Plato as justified true belief. Despite the dominance of this definition in epistemology, the adequacy of the fundamental elements that make up definitive knowledge has been opposed and questioned. One of those who oppose the definition is Edmund L. Gettier (d. 2021), and the issue he posed known as the Gettier Problem, which is one of the most serious objections to the Platonic definition of knowledge. Gettier attempted to prove his idea that justified true belief could not create knowledge in people, asserting that some elements of luck could also contribute. Gettier showed that some wrong justifications can lead to a proposition that is actually true. In this sense, he expressed through examples that the components that constitute knowledge such as justification, truth, and belief, are insufficient. Meanwhile, Fârâbî (d. 339/950) showed in his works that it is possible to reach precise knowledge, especially in his Şerâʾiṭu’l-yaḳîn. As a matter of fact, the concept that Fârâbî used for certain knowledge is certitude (yakîn), and that the epistemic level of knowledge is formed and the degree of certainty can be determined to the extent that the elements constituting the knowledge are fulfilled. In this regard, yakîn in the context of justified true belief constitutes the highest epistemic level. This study aimed to analyze the problem that Gettier attempted to prove in terms of Fârâbî’s perception. Among the elements of certain knowledge is the epistemic luck factor, which Gettier draws attention to, which was examined in what way it had a position in Fârâbî’s philosophy and how it is taken out of the definition. Based on this, the claims and criticisms put forward by Gettier were examined to determine where Fârâbî falls within Gettier’s understanding of knowledge. Also, Gettier’s objections to the Platonic definition of knowledge were determined through Fârâbî’s understanding of yakîn.
Bilgi, felsefe tarihi içerisinde Platon’dan bu yana geleneksel anlamda “gerekçelendirilmiş doğru inanç” olarak tanımlanagelmiştir. Epistemoloji içerisinde bu tanım her ne kadar hâkim olsa da geleneksel tanıma karşı çıkılmış ve kesin bilgiyi oluşturan temel unsurların yeterliliği sorgulanmışlardır. Bu tanıma karşı çıkanlardan biri olan Edmund L. Gettier (ö. 2021) ve onun ortaya koyduğu Gettier Sorunu olarak bilinen mesele Platoncu bilgi tanımına karşı en ciddi itirazlardan biridir. Gettier, gerekçelendirilmiş doğru inancın gerçekten de insanda bir bilgi oluşturabileceğini düşünmediğini ve bu noktada birtakım şans unsurlarının devreye girebileceğini ispatlamaya çalışmıştır. Gettier, verdiği örnekler üzerinden birtakım yanlış gerekçelendirmelerin de bizi gerçekte doğru bir önermeye ulaştırabildiğini göstermektedir. Bu anlamda o, bilgiyi oluşturan gerekçelendirme, doğruluk ve inanç gibi bileşenlerin yetersiz kaldığını örnekler üzerinden dile getirmiştir. Fârâbî (ö. 339/950) ise Şerâʾiṭu’l-yaḳîn adlı eseri başta olmak üzere birçok eserinde kesin bilgiye ulaşmanın mümkün olduğunu ve bunun aşamalarını göstermiştir. Nitekim Fârâbî’nin kesin bilgi için kullandığı kavram yakîn olup bilgiyi oluşturan unsurlar yerine getirildiği ölçüde bilginin epistemik zemini oluşmakta ve kesinlik derecesi belirlenebilmektedir. Bu anlamda en üst epistemik seviyeyi de yakînî bilgi oluşturmaktadır. Buradan hareketle, bu çalışmada Gettier’in temellendirmeye çalıştığı problemin Fârâbî açısından bir analizi yapılması hedeflenmiştir. Kesin bilginin unsurları içerisinde Gettier’in dikkat çektiği epistemik şans faktörünün, Fârâbî’de ne şekilde bir konuma sahip olduğu ve nasıl tanımın dışına çıkarıldığı incelenmiştir. Bu anlamda Gettier’in öne sürdüğü iddialar ve eleştiriler, Fârâbî’nin bilgi anlayışı içerisinde hangi noktalara denk geldiği belirlenmeye ve Gettier’in Platoncu bilgi tanımına yönelik itirazları, Fârâbî’nin yakîn anlayışı üzerinden tutarlılığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2022 |
Submission Date | March 15, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 12 Issue: 2 |