This study examines marriage programmes on television in terms of gender roles. It uses feminist and mass communication theory to analyse the criteria for marriage that female and male marriage candidates on the programmes put forward. This research is based on the assumption that marriage programmes reinforce traditional gender roles and aims at explaining how femininity and masculinity are shaped by television and how gender roles are consolidated. The marriage programmes Esra Erol’da Evlen Benimle and Su Gibi were analysed. The concept of patriarchal bargaining was used to analyse the marriage criteria of the female and male candidates and critical discourse analysis was applied to their statements about gender roles. The analysis showed that these statements legitimised male sexual and economic control over women, and normalised and reinforced gender roles. This research shows that the concept of biopower can be applied to describe women’s economic dependence on men. Marriage programmes has strengthened television’s function of communicating ideologies thus also the maintenance and reinforcement of patriarchal ideology, marriage practices and gender roles. Marriage programmes insist on a link between marriage, happiness and moral values, and a sustainable marriage; by making this connection, they glorify the institution of marriage and conservatism and reinforce traditional gender roles
Televizyonda yayınlanan izdivaç programlarını toplumsal cinsiyet bağlamında ele alan bu çalışmada, evlenmek amacıyla bu programlara katılan kadın ve erkek adayların evlilik kriterleri, kitle iletişim kuramları ve feminist kuram ışığında incelenmektedir. İzdivaç programları geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiriyor tezinden hareketle yapılan bu araştırmanın amacı, kadınlık ve erkeklik rollerinin televizyon aracılığıyla nasıl kurulduğunu ve toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl pekiştirildiğini açıklamaktır. Bu çalışmada, Esra Erol’da Evlen Benimle ve Su Gibi adlı izdivaç programlarına katılan kadın ve erkek adayların evlilik kriterleri ve toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili söylemleri ataerkil pazarlıklar çerçevesinde ele alınmış ve eleştirel söylem analiziyle çözümlenmiştir. Yapılan çözümleme sonucunda bu söylemlerin, erkeğin kadın üzerindeki cinsel ve ekonomik denetimini meşrulaştıran, toplumsal cinsiyet rollerini doğallaştıran ve pekiştiren nitelikte oldukları görülmüştür. Bu çalışma, kadının erkeğe ekonomik bağımlılığının biyo-iktidar olarak işlediğini göstermiştir. İzdivaç programları, televizyonun ideoloji aktarma işlevini güçlendirerek, erkek egemen ideolojinin, evlilik pratiklerinin ve toplumsal cinsiyet rollerinin sürdürülmesini ve pekiştirilmesini sağlamaktadır. İzdivaç programlarında evlilik ile mutluluk ve manevi değerler ile sürdürülebilir evlilik arasında sıkı bir ilişki kurulmakta, bu yolla evlilik kurumu ve muhafazakâr tavır yüceltilirken geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri pekiştirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet, Ataerkil Pazarlık, Biyo-İktidar, Söylem, Evlilik.
GENDER REPRESENTATIONS IN MARRIAGE PROGRAMMES ON TELEVISION
This study examines marriage programmes on television in terms of gender roles. It uses feminist and mass communication theory to analyse the criteria for marriage that female and male marriage candidates on the programmes put forward. This research is based on the assumption that marriage programmes reinforce traditional gender roles and aims at explaining how femininity and masculinity are shaped by television and how gender roles are consolidated. The marriage programmes Esra Erol’da Evlen Benimle and Su Gibi were analysed. The concept of patriarchal bargaining was used to analyse the marriage criteria of the female and male candidates and critical discourse analysis was applied to their statements about gender roles. The analysis showed that these statements legitimised male sexual and economic control over women, and normalised and reinforced gender roles. This research shows that the concept of biopower can be applied to describe women’s economic dependence on men. Marriage programmes has strengthened television’s function of communicating ideologies thus also the maintenance and reinforcement of patriarchal ideology, marriage practices and gender roles. Marriage programmes insist on a link between marriage, happiness and moral values, and a sustainable marriage; by making this connection, they glorify the institution of marriage and conservatism and reinforce traditional gender roles.
Keywords: Gender, Patriarchal Bargaining, Biopower, Discourse, Marriage.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | July 9, 2015 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 13 |