Edward Bond is among the original playwrights that guided contemporary English theatre through the rationalist theatre he developed, the subjects tackled, the characters in his plays, and who affected the succeeding playwrights most of all. Bond, who penned more than fifty works between his first play The Pope’s Wedding(1962) and his last play Dea (2016), expressed violence tirelessly, which he regards as the biggest problem of contemporary societies. The Chair Plays, consisting of the plays titled The Under Room, Chair, and Have I None, are about the problem of power. The Chair Plays take place in 2077, and the social environment in which people under the pressure of totalitarian state apparatus are ruled unilaterally, is presented to audience through a biopolitical reality that surrounds them. In the Chair Plays, individuals who constitute the next human generations are shown in such a captive situation that they cannot have a say over their lives. Bond, who draws a very pessimistic picture provides a little light of optimism and tries to show the audience the last exit before the bridge by making them think about what might happen in 2077. The aim of this study is to reveal the totalitarian social system that guides Edward Bond’s The Chair Plays, and to uncover the chaos environment created by the biopolitical power mechanisms in which the author highlights the dystopian aspects and the ways to escape from it. In this context, the concept of biopolitics is discussed in mediation of Michel Foucault’s and Zygmunt Bauman’s views, and the escape area that Edward Bond weaves with pessimism is attempted to be captured.
Edward Bond, hem geliştirmiş olduğu akılcı tiyatrosuyla hem de oyunlarında ele aldığı konu ve çizdiği karakterlerle çağdaş İngiliz tiyatrosuna yön veren ve kendinden sonraki yazarları en çok etkileyen özgün yazarlar arasında yer alır. İlk oyunu Papa’nın Düğünü(1962) ile son oyunu Dea (2016) arasında şimdiye değin elliyi aşkın eser bırakan Bond çağdaş toplumların en büyük sorunu olarak gördüğü şiddeti hiç bıkmadan ve usanmadan dile getirmiştir. Edward Bond’un Alt Oda, Sandalye ve Hiçbir Şeyim Yokbaşlığını taşıyan oyunlarından oluşan Sandalye Oyunları iktidar sorunu ile ilgilidir. Sandalye Oyunları 2077 yılında geçmektedir ve totaliter devlet aygıtlarının baskısı altında yaşayan insanların tek taraflı yönetildiği toplumsal ortam oyunda onları çevreleyen biyopolitik gerçeklik üzerinden izleyicilere sunulmaktadır. Sandalye Oyunları’nda insanlığın sonraki kuşaklarını oluşturacak bireyler, kendi yaşamları üzerinde söz sahibi olamayacak denli tutsak durumda gösterilmektedir. Bu yönü ile oldukça karamsar bir tablo çizen Bond, her oyununda olduğu gibi, küçük bir iyimserlik ışığı yakmakta ve izleyicileri 2077 yılında meydana gelebilecek durumlar üzerine düşündürterek onlara köprüden önceki son çıkışı göstermeye çalışmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Edward Bond’un Sandalye Oyunları’na yön veren totaliter toplumsal sistemi ortaya koyarak yazarın distopik yönlerini öne çıkardığı biyopolitik iktidar mekanizmalarının yaratmış olduğu bu kaos ortamını ve bundan kaçış yollarını aralamaktır ve gün yüzüne çıkarmaktır. Bu bağlamda, oyunlar incelenirken Michel Foucault’nun ve Zygmunt Bauman’ın düşünceleri dolayımında biyopolitika kavramı ele alınmakta ve Edward Bond’un karamsarlıkla ördüğü kaçış alanı yakalanmaya çalışılmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 23, 2021 |
Submission Date | January 10, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 31 Issue: 1 |