Prominent Arab poet Rashid Salim al-Khouri was born in 1887 in Akkâr town in northern Lebanon. Rashid Salim’s texts and opinions reveal his constant sympathy with Islam and Muslims. Moreover, upon saying the hadith, “He who does not act fairly and torments, will be openly declared a war by Allah,” he was accused by Christians of being a Muslim and waging war against Christianity. Hence, some fanatics demonstrated extreme hostility against Rashid Salim, attempting to manifest him as an enemy of Christ on the strength of his views on Prophet Muhammad and Islam. Historically, innumerable people probably wanted to be Muslim but could not convert because of social pressure, threats, or a superiority complex. In our opinion, Rashid Salim al-Khouri is one such person. He was self-confident and brave enough to say, “A divine light and right way breezed from the desert to the man/a civilization coming from the illiterate, surrounding the world.” His words imply that Prophet Muhammad resided in a somewhat bigoted and intolerant place but served as an example because of his personality and demeanor. Rashid Salim’s belief in Allah was so strong that he compared those who sought proof of the existence of Allah to those who searched for evidence of the sun in the sky. This paper will examine the fear and complexes that plagued Rashid Salim al-Khouri because of his affinity to Islam, his interesting resolve, and the articulation of his desire to become a Muslim, irrespective of him being was born as a Muslim or not.
Reşîd Selîm el-Hûrî, Lübnan’ın kuzeyinde yer alan Akkâr kazasında 1887 senesinde dünyaya gelmiş önemli Arap şairlerden birisidir. Yazmış olduklarından ve düşüncelerinden anlaşıldığı kadarıyla Reşîd Selîm, İslâm’a ve Müslümanlara hep sempati ile bakmıştır. Hatta “Kim adaletle davranmaz ve eziyet ederse, Allah ona açıkça savaş açar” hadisini dillendirince, Hristiyanlar tarafından Müslüman olmakla ve Hristiyanlığa savaş açmakla suçlanmıştır. İslâmî konularda hassasiyetini, Mısır ve Suriye’nin birleştiği günlerde Kahire’de kendisi için yapılan bir onur merasiminde Tâhâ Huseyn’i İslâm medeniyetinden uzaklaştığı gerekçesiyle son derece ağır bir dille eleştirmesi ve onu Firavun medeniyetinin peşine takılmakla suçlamasından da anlayabiliyoruz. Tarihe baktığımızda Reşîd Selîm’e benzer örnekleri görebiliriz. Mesela Hz. Peygamber’in amcası Ebû Tâlib’in hayat hikayesi incelendiğinde şair ile aralarında korku veya kompleks bakımından benzerlik olduğu görülmektedir. Tarihte Müslüman olmak isteyip de çevrenin baskısı, tehdidi ya da üstünlük kompleksi nedeniyle Müslüman olamayanların herhalde haddi hesabı olmamalıdır. Kanaatimize göre bunlardan birisi de el-Hûrî’dir. Son derece bağnaz ve hoşgörünün olmadığı bir ortamda Hz. Peygamber’i kastederek “Çölden beşere esti bir nur ve hidayet/bir ümmiden gelen, evreni kuşatan bir medeniyet” diyebilecek kadar cesur ve kendinden emin bir insan, hal ve hareketleriyle de örnek bir şahsiyet örneği vermiştir. Reşîd Selîm'de Allah inancı, Allah'ın varlığını araştıranları, gökte güneşin olup olmadığını araştıranlara benzetecek kadar kuvvetlidir. Bu makalede Reşîd Selîm el-Hûrî'nin İslâm’a çok yakın durmasından, ilginç vasiyetinden ve Müslüman olmak istediğini dillendirmesinden yola çıkarak içinde bulunduğu korku veya kompleks ayrıca Müslüman olup olmadığı meselesi ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 31, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |