Bu makalede Rawls’in adalet teorisi üzerine bir dizi elestiri temellendirilmeye çalisilacaktir.
Adalet teorisinin Kantçi ve faydaci kökleri teorinin evrensellik iddiasini zayiflatmakta ve
adaletin gerçeklestirilebilirligine olan inanci da azaltmaktadir. Yine benzeri sekilde doga
durumu ve sözlesme durumu üzerine insa edilmis teorinin hem özgür iradeye güvenmesi, hem
de ayrintili kural ve istisnalar ile bu güveni denetlemesi oldukça çeliskilidir. Teorinin
kavramsal tutarligina gölge düsüren bir dizi ayrintinin gölgesinde bir diger dikkat çekici sorun
da adaletin Rawls’ça oldukça muhafazakar bir tonda kurgulanmasinda yatar. Filozof
bilgisizlik peçesi altinda bilinçsiz insanlarin adaleti yarattiklarini savlarken farkinda
olmayarak modern dünyanin sorunlu toplumsal zemini kendisine konu almistir. Sonuç olarak
Rawls’in bizlere adalet sorunu seklinde tercüme ettigi modern mesruluk krizinin filozofun
ortaya koydugu kisitlar çerçevesinde çözülemeyecegi iddiasi tanitlanmaya çalisilacaktir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Kasım 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Sayı: 37 |