Doğumla sonuçlanmayan gebelikler, sadece sebebiyet verebileceği sağlık riskleri açısından sağlık çalışanlarının değil, aynı zamanda sosyal adaletsizlik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadınların temel insan hakları açısından önemli veriler sunabileceğinden sosyal bilimler alanındaki araştırmacıların da ilgisini çekmiştir. 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın sonuçları, kürtaj düzeyinde önceki araştırma sonuçlarına göre önemli bir farklılığa işaret etmektedir. Araştırmaya göre son 2008-2013 yılları arasında kürtaj oranı ise %10’dan %5’e düşmüştür. Bu çalışmada, kürtaj düzeylerindeki değişim ve kürtaj risklerini etkileyen faktörler incelenmiştir. Çalışmada temel olarak 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verileri kullanılmıştır. Analizlerde 2008-2013 yılları arasındaki kürtaj yaygınlığındaki değişim kadınların seçilmiş özellikleri bazında incelenmiştir. Ardından 2008-2013 döneminde gerçekleşen kürtajları etkileyen faktörler lojistik regresyon analizi ile modellenmiştir. Bu modellerde riski etkileyen faktörler demografik ile sosyo-ekonomik ve kültürel belirleyiciler olarak iki grupta incelenmektedir. Kürtaj yaygınlığında 2008-2013 dönemi arasında görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlıdır. Son yıllarda siyasi söylemin etkisiyle kamu hastanelerindeki kürtaj hizmetinin kısıtlanmış olması dikkate alındığında, bu beklenen bir bulgudur. Çalışmadaki lojistik regresyon analizlerine göre, gebeliklerin kürtaj ile sonuçlanması sosyo-ekonomik özelliklerden çok demografik özellikler ile belirlenmektedir. Modern yöntem kullanmış; gebeliği yöntem başarısızlığıyla oluşmuş; veya halihazırda erkek çocuğu olan kadınların gebeliklerinin kürtajla sonlanma riski daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca dindarlığın da kürtajın önemli bir belirleyicisi olduğu görülmüştür.
Pregnancy outcomes other than live births not only attract the attention of health workers due to potential health risks but also of social scientists as these outcomes can provide clues regarding social injustice, gender inequality, and women’s fundamental human rights. Compared to previous surveys, the results from the 2013 Turkey Demographic and Health Survey indicate a change in abortion levels. Accordingly, the proportion of pregnancies ending in abortion had dropped from 10% in 2008 to 5% in 2013. This study examines this change and the factors affecting abortion. The data mainly come from the 2013 Turkey Demographic and Health Survey. The changes in the prevalence of abortion between 2008 and 2013 have been investigated using selected characteristics of women. The factors affecting abortion between 2008 and 2013 have been modeled using logistic regression analyses and have been addressed in two groups, namely demographic and social-economic/cultural determinants. The decline in abortions from 2008 to 2013 is statistically significant. Considering the changes in abortions services provided in public hospitals with the impact of recent political discourses, this finding is expected. Analysis shows that the odds of having an abortion are affected by demographic factors more than socio-economic ones. Pregnancies to women who have ever used a modern contraceptive, which were due to contraceptive failure, and which took place after a son was already born are more likely to end in abortion. Moreover, religiosity is a significant determinant of abortion.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 39 Issue: 2 |