Halide Edip Adıvar, Balkan Savaşlarından Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar savaşın neden olduğu yıkımları yakından gözlemlemiş bir yazar olarak çoğunluğu Kurtuluş Savaşı dönemini resmeden hikâyelerini 1922’de Dağa Çıkan Kurt adıyla yayınlar. Yazar, hikâyeleri aracılığıyla dönemin koşullarını canlı tanıklıkla yansıtmayı, yakından şahit olduğu acıları aktarmayı, tüm bu acılara, yıkımlara rağmen savaştan nasıl zaferle çıkıldığını gelecek nesillere göstermeyi ve ulus devlet olma sürecindeki Türk halkına ortak bir geçmişin hikâyesini sunarak onları bu geçmiş etrafında birleştirmeyi amaçlar. Okurun anlatılanların gerçekliğinden şüpheye düşmemesi, hikâyelerden yazarın istediği doğrultuda etkilenmesi için de yazar hemen her hikâyesinde anlattığı durum, olay ve kişilerin kurmaca olmadığının, gerçeği aynen aktardığının altını çizer. Bunun için de hikâyelerini gerçekçi kılmak adına başta kendisi olmak üzere gerçekten yaşamış kişileri ve yaşanmış olayları hikâyelerine dâhil eder. Bu bağlamda Dağa Çıkan Kurt’ta Halide Edip Adıvar’ın bir iddia barındırdığı söylenebilir: Yazar, dönemin gerçeklerini gerçekçi bir biçimde aktarmaktadır. Ancak kitabın çocuk karakterler içeren hikâyelerine yakından bakıldığında yazarın bu iddiasının, onun tüm çabalarına rağmen, zayıfladığı görülür. Halide Edip, savaş dönemindeki çocukları içinde bulundukları sosyal, ekonomik ve coğrafi şartlarla uyumlu gerçekçi bir şekilde yansıtırken, fiziksel görünüşlerini gerçeğe uygun bir biçimde resmetmeye azami derecede önem verirken, bu çocukların ruhsal ve psikolojik dünyasını aynı gerçeklikle vermez; idealize edilmiş yeni bir gerçeklik kurar. Yazarın bu tavrı, savaşı artık geride bırakmış ve ulus devlet olma sürecindeki Türkiye’de çocuklara biçtiği yeni rollerle yakından ilgilidir. Bu bağlamda bu makalede Dağa Çıkan Kurt’un çocuk karakterler içeren hikâyeleri odağa alınarak yazarın savaş koşulları üzerinden yarattığı çocuk imgesinin aslında onun gerçeklik ve gerçekçilik iddiasını nasıl bulandırdığı, iddiası gerçeği aynen aktarmakken resmettiği çocuk karakterler üzerinden gerçeklikten nasıl uzaklaştığı, nasıl başka bir gerçeklik kurduğu ve bunu hangi amaçlarla yaptığı tartışılır.
Halide Edip Adıvar, who closely observes the destruction caused by war, from the Balkan Wars to the end of the Turkish War of Independence, publishes stories which mostly depict the period during the Turkish War of Independence in Dağa Çıkan Kurt (1922). She aims to illuminate the conditions of that period and the sufferings of the war by bearing vivid witness to them. She also narrates to the next generation, telling of the victory gained in spite of all the destruction, and explaining disappointing challenges by drawing attention to common history in order to unify them. In addition, she aims to unite Turkish people who are in the process of becoming a nation state. In order to persuade readers and make a strong impression on them, in almost every one of her stories in the book, she emphasizes how the situations, events, and characters in her narration are not fictional; that they all literally reflect reality. That is why, as a part of making her stories real, she includes historical events that she observed and witnessed herself. Some assert that the stories told by Halide Edip in Dağa Çıkan Kurt are fiction, but just the opposite is true: they are real and they reflect situations, events, and characters in a realistic way. On the other hand, we also see that Halide Edip insists on moving away from reality when discussing children in her stories. While she does describe each child of war according to the child’s personal geographic, social and economic circumstances, and she reflects their physical appearance realistically, when she describes their emotional and psychological world, she does not reflect simple reality. Instead, she creates a new, distinctive, and idealized reality. This attitude is closely related to the new roles she attributes to children after the war in Turkey during the national process of change. This article discusses how her idealized image of children originating from war conditions weakens her insistence on reality in her stories and her focus on children’s characters in Dağa Çıkan Kurt actually creates a new reality. We also look at how and why she created her stories this way.
Journal Section | Research Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 28, 2017 |
Submission Date | October 20, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |