Waterwheels that have been used since ancient times are still available today. Notably, Hama, Syria, is still famous for its waterwheels built on the Orontes River. Common names for waterwheels are naura, dolab, and sâkiya. The Noria al-Muhammadiyya, constructed in 1361 by Sheikh Aydemir, is the largest waterwheel in Hama. Legends say that its carpenter was Habib-i Neccar from Antakya, one of the first Christians. We examined examples of the legends and poems about waterwheels that inspire a type of cupboard. The waterwheel has become an indispensable classic for Turkish poets because it turns slowly, making sounds similar to crying. In these poems, the lover identifies himself as a waterwheel. The love and the screams of the lover with the feeling of staying apart from their beloved are similar to the groans heard from far away Dolab-nama also means the verse in question from the language of the water closet with the question, “Expressing the chant of love of Allah.” Moreover, the insufficient definition of the dolab-nama was emphasized. There are differences between Âşık Yunus and Kaygusuz’s dolab-namas. Dolab-namas are found in Sufī literature, anonymous folk literature, minstrel literature, and Divan literature.
Eski Çağlardan beri kullanılan su dolapları günümüzde hâlâ mevcuttur. Günümüze on yedi tanesi ulaşsa da Suriye’nin Hama şehri Âsi Nehri üzerine kurulan su dolaplarıyla hala meşhurdur. Türlerine göre su çarklarının yaygın adları naʿura, dôlâb ve sâkiya’dır. Hama’daki su dolapları içinde en büyüğü olan Dolab-ı Muhammedî h. 763’te (m.1361) yapılmıştır. Dolab-ı Muhammedî’yi Hama hâkimi olan Türk asıllı Aydemir eş-Şeyhî yaptırmıştır. Ancak efsanelerde Dolab-ı Muhammedî’yi yapan marangozun Anadolu’daki ilk Hıristiyanlardan olan Antakyalı Habib-i Neccar olduğu anlatılır. Bu makalede dolabname türüne ilham veren Dolab-ı Muhammedî efsaneleri ve su dolaplarından bahseden örnek şiirler incelenmiştir. İnler gibi ses çıkararak yavaş yavaş döndüğü için su dolabı, klasik Türk şairlerinin vazgeçemediği bir mazmun olmuştur. Bu şiirlerde âşık kendini su dolabı ile özdeşleştirir. Âşığın sevgiliden ayrı kalışı ile ettiği âhları ve feryatları, su dolabının uzaklardan duyulan iniltisine benzer. Dolab-nâme ise, su dolabının dilinden “Allah aşkının terennümünü ifade eden sorulu cevaplı manzume” demektir. Bundan başka bu çalışmada dolabname türünün tanımının yetersizliği üzerinde durulmuştur. Âşık Yunus’un ve Kaygusuz Abdal’ın dolab-nâme şiirlerinde muhtevasına göre farklılık vardır. Ayrıca klasik Türk şiirinde de dolab-nâme özelliğine sahip şiirler vardırr. Dolab-nâme örneklerine sadece Tekke edebiyatı içinde değil; Anonim Halk edebiyatı, Âşık edebiyatı, hatta Dîvân edebiyatı içinde rastlanabilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 28, 2020 |
Submission Date | September 21, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |