Yazdıkları romanların yanı sıra klasik şiir geleneğini devam ettirdikleri için edebiyat tarihinin “ara nesil” olarak adlandırdığı yazarlardan biri de Mehmed Celâl’dir. Romanları, sert çizgilerle kategorileştirilen klasik ve modern edebiyat ayrımına ters düşecek derecede melez yapıda olan Mehmed Celâl 1886 yılında, kendi deyimiyle, Venüs isimli bir “romancık” yazar. Mitolojik Venüs anlatısını dönüştürerek Osmanlı bağlamında yeniden kurguladığı novellasında farklı geleneklere ait edebî türler bir aradadır. Bu sayede, aruz kalıpları ile yazılmış şiirlerin bulunduğu ilginç bir Venüs metni ortaya çıkar. Venüs’teki çeşitlilik sadece türlerle de sınırlı değildir. O dönemde yazılan romanlardan farklı olarak Venüs’te karşı cinslerin karşılaşma alanı deniz hamamlarıdır. Hikâyenin ana karakteri olan Şair, Venüs ismini verdiği sevgilisiyle İstanbul’un gizli kalmış ormanlarında görüşür. Onu, metinde kalabalıklara rastlanılan tek mekân olan deniz hamamında yüzerken izler. Mitolojik anlatıyla da denk düşecek şekilde Venüs, deniz ve tabiat tasvirleriyle birlikte anlatılır. Mehmed Celâl’in metnin başında yaptığı açıklamalar, sayfiye yerlerinde kurulan deniz hamamlarının dönemin halkı için alternatif bir kamusal alan teşkil ettiğini gösterir. Bu çalışma, arkaik Venüs anlatısının Osmanlı’daki bir yazar tarafından nasıl dönüştürüldüğünü görmeyi amaçlıyor. Henüz Latinize edilmediği için gölgede kalmış bu metni, türsel ve mekânsal çeşitlilikler üzerinden incelemeye açıyor.
Mehmed Celâl is among a group of writers called “the in-between generation” because they continued to produce classical poetry alongside new prose and verse forms, and his novels have a hybrid character that transcends the classical vs. modern dichotomy. In 1886, Mehmed Celâl wrote Venus, in which he transformed the mythological narrative of Venus, reconstructing it in the Ottoman context. In this novella, literary genres from different traditions coexist, producing an intriguing Venus text that contains poems written in classical Ottoman forms. Diversity in Venus is not limited to genre alone. Unlike other novels of the same period, sea baths in Venus are a place where one can meet members of the opposite sex. The main character of the story, the Poet, meets his lover whom he has named Venus in the hidden forests of Istanbul. He watches her swim in a sea bath, the only place where crowds appear in the text. Recalling mythological narratives, Venus is described alongside depictions of the sea and nature. Mehmed Celâl’s statements at the beginning of the text demonstrate that the sea baths of that period constituted an alternative public space. This article aims to observe how the archaic Venus narrative was transformed by an Ottoman writer, and to assess Venus, an understudied text since it has yet not been Latinized, in terms of generic and spatial diversity.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 8, 2021 |
Submission Date | October 21, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 61 Issue: 1 |