ABSTRACT
In
the 8th year of the Hijri calendar (M. 630), the pilgrimage of worship, imposed
upon the believers one year after the conquest of Mecca in the year of the
conquest, is a worship that every Muslim who has the power to fulfil its
conditions until the present. However, apart from the fact that the
individual's special conditions were perfect for the pilgrim to be performed,
the state where they lived, and the state where they were taboo, had to meet
the minimum requirements for the pilgrimage of the individual on the long and
dangerous path. From this, the pilgrim candidates would participate in this
long and labour-intensive journey by organizing state-organized
organizations.It was also important for Muslim states to take and bring their
citizens on a pilgrimage, as a legitimacy issue. Al-Zahir Baybars, considered
the founder of the MamlukState, send a conical shaped tent called mahmel,
which was placed on a camel, from Cairo to Mecca in a great ceremony together
with the Egyptian pilgrimage. In this way, he initiated a tradition which had
not existed before in Islamic world and he conveyed the
message that he was the patron of both the Hejaz region and all Muslims to all
the witnesses on the pilgrims. Another issue of legitimacy was the issue of touching the veil of the Kaaba
called kisva. An honourable task, such as the sending of the cover of
the Kaaba, was a concession of the states which controlled Mecca and Medina
politically. At the same time, this concession was an indicator of the fact
that the Islamic world was the largest and most reliable state, and states
showed great importance in this regard. In this study, it will be mentioned
that in Mamluks, the security of the pilgrimage and the mahmel
celebrations, the cupboard, the pilgrimage and the officers and the security of
the pilgrimage will be discussed.
İslâm dininin temel
ibadetlerinden birisi olan ve hicretin 8. yılında (M. 630) Mekke'nin fethinden
bir sene sonra müminler üzerine farz kılınan hac ibadeti, farz kılındığı ilk
yıldan günümüze kadar, şartlarına gücü yeten her müslümanın gerçekleştirmek istediği
bir ibadettir. Ancak haccın ifa edilebilmesi için bireyin hususi şartlarının
kâmil olmasının haricinde, yaşadığı coğrafyanın ve tâbisi olduğu devletin de
uzun ve tehlikelerle dolu güzergâhta hac ibadetini ifada asgari şartları
sağlaması gerekliydi. Bundan mütevellid hacı adayları, bu uzun ve zahmetli
yolculuğa, devletin düzenlediği organizasyonlara dâhil olarak iştirak
ederlerdi. Müslüman devletler için de vatandaşlarını hacca sağ salim götürmek
ve getirmek bir meşruiyet meselesi olduğu için oldukça önemliydi. Memlûk
Devleti'nin hakiki anlamda kurucusu olarak kabul edilen ez-Zâhir Baybars, mahmil
adı verilen ve bir devenin üzerine yerleştirilmiş koni şeklinde süslü bir
çadırı, büyük bir törenle Mısır hac kafilesiyle birlikte Kâhire'den
Mekke'ye göndererek hem İslâm âleminde daha önce var olmayan bir âdeti
başlatmış oldu hem de bu suretle hem Hicaz bölgesinin hem de tüm Müslümanların
hamisi olduğu mesajını tüm Müslüman devletlere iletmiş oldu. Bir diğer
meşruiyet meselesi de, kisve adı verilen Kâbe örtüsünün dokunup
gönderilmesiydi. Kâbe örtüsünün gönderilmesi gibi şerefli bir görev, Mekke ve
Medine'yi siyasî olarak kontrol altında tutan devletlerin bir imtiyazı olmuştu.
Aynı zamanda bu imtiyaz, İslâm âleminin en güçlü devleti olunduğunun da bir
göstergesi olması bakımından devletler bu işe ziyadesi ile ehemmiyet
göstermişlerdi. Bu çalışmada, Memlûkler zamanında hac mahmili ve mahmil
kutlamalarından, Kâbe örtüsünden, hac kafilesinden ve görevlilerinden ve hac
kafilesinin güvenliğinin sağlanmasından bahsedilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | June 14, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |