Intertextual relations theory which is based on the view that each work carries traces of other works and is fed by them is located upon in the recent years, 1967. However, in terms of the application it may extend up to the oldest written or oral texts. The most important aspect of intertextual relations that has been identified and developed by postmodern theorists such as initially the Russian formalists then Bakhtim, Barthes, Kristeva and later on Genette, Riffataire is that it enriches the work by bringing in a multi-voiced feature. Whilst older or same-era texts can be revived in a new text by means of intertextual relations method it is also possible to say that the new text can gain a more vibrant, richer and deeper identity by the accumulation of the past. Cigerdelen, the novel consisting stories within a story penned by Safiye Erol in 1946, is very suitable to read in intertextual relations method. The connection which is established with other works, artists and genres can be observed in both implicit and explicit stories of the work – mainly in the explicit story. In the introduction of this text where the contribution of references from different texts, authors or types to artworks is being examined intertextual relations theory is briefly introduced. In the following sections the examples in the novel called Cigerdelen have been classified in the light of this method. In the conclusion, the affects and the contributions of the examples determined are evaluated. Due to the text-centralized approach, the author is left out of the scope.
Her eserin kendisinden önce ve kendi döneminde oluşturulmuş başka eserlerden izler taşıdığı ve beslendiği görüşüne dayanan metinlerarası ilişkilerin kuramsal geçmişi yakın bir tarihte, 1967 yılında konmuştur. Bununla birlikte uygulama bakımından yazılı veya sözlü en eski metinlere kadar uzanabilmektedir. Önce Rus Biçimciler, sonrasında Bakhtin, Barthes, Kristeva, ardından Genette, Riffataire gibi postmodern kuramcıların tanımlayıp geliştirdikleri metinlerarası ilişkiler metodunun en önemli yanı esere çok sesli bir özellik kazandırarak onu zenginleştirmesidir. Metinlerarası ilişkiler yöntemiyle eski metinlerin veya dönemi içindeki başka metinlerin yeni bir metinde canlanması söz konusu olabilirken yeni bir metnin geçmişin birikimleriyle daha canlı, daha zengin, daha derin bir kimlik kazandığını da söylemek mümkündür. Safiye Erol'un 1946 yılında kaleme aldığı Ciğerdelen başlıklı romanı da metinlerarası ilişkiler yöntemiyle okumaya oldukça elverişli bir eserdir. Hikaye içinde hikayeden oluşan eserin, hem dış hem de iç hikayesinde açık ve kapalı biçimde -daha çok açık biçimde- başka eserlerle, sanatçılarla, türlerle bağlantı kurulduğu görülmektedir. Farklı metinlere / yazarlara / türlere yapılan göndermelerin esere olan katkısının incelendiği bu çalışmanın giriş bölümünde metinlerarası ilişkiler kuramı kısaca tanıtılmış, sonraki bölümlerde de söz konusu yöntem ışığında Ciğerdelen romanında tespit edilen örneklerin sınıflandırılması yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise tespit edilen örneklerin esere olan etkileri, katkıları değerlendirilmiştir. Eser odaklı bir okuma tercih edildiği için romanın yazarı çalışmanın dışında tutulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | December 28, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 23 Issue: 2 |