Toplumsal hiyerarşinin en alt tabakasına gönderme yapan yoksulluk, yeterli kaynak ve gelire sahip olamama durumu olarak tanımlanabilir. Son yıllarda toplumsal cinsiyet çalışmalarındaki artışla birlikte kadınların yoksulluğu deneyimleme biçimlerindeki cinsiyet farklılıklarına vurgu yapan “kadın yoksulluğu” kavramsallaştırması kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavram kadınların toplumda var olan rolleri ve statülerine bağlı olarak yoksulluk deneyimlerinin erkeklerden farklılaşmasını ifade etmektedir. Bu çalışmanın ana konusu 18. yüzyılın ikinci yarısında Diyarbekir’de yaşamış yoksul kadınların yoksulluk deneyimlerini ortaya çıkarmaktadır. Bir tarihsel sosyoloji araştırması olan çalışmanın ana kaynağı dönemin Diyarbekir Eyaleti’nin merkezi konumundaki Amid mahkemesine ait 7 adet şer’iyye sicili defteridir. Bu defterlerde bulunan tereke/miras kayıtları arasından tespit edilen 119 yoksul kadına ait belgedeki yoksulluk imgeleri üzerinden incelenen dönemde yaşayan kadın yoksulların gündelik hayatlarının fotoğrafını çekmek, böylelikle kadın yoksulluğunun tarihsel arka planına ışık tutmak amaçlanmaktadır. Çalışmada kadın yoksulların gündelik mekanlarını oluşturan evlerin genel olarak harabe evler olduğu, giyinme pratiklerinde ise “köhne” olarak tasvir ve tabir edilen kıyafetlerin varlığı dikkat çekici hususlar olarak ortaya çıkmıştır. Yine kadın yoksulların (ortalama 51 kuruş servet) erkek yoksullara (ortalama 57,5 kuruş servet) göre yoksulluğu daha derinden yaşayarak yoksullar arasındaki en yoksul kesimi oluşturdukları görülmüştür. Bu durum günümüzde yoksulluğun kadınlar arasında daha derin yaşandığını ifade eden “yoksulluğun kadınsılaşması” kavramının geçmişte de var olduğuna bir işarettir.
Poverty – with reference to the lowest layers of social hierarchies - can be defined as not having sufficient resources and income. In recent years, together with the increase in gender studies, the conceptualization of female poverty, which emphasizes the gender differences in the ways women experience poverty, has started to be used by researchers. This concept differentiates between the poverty experiences of women and those of men, depending on their role and status in society. The main focus of this study is the poverty experiences of women who lived in Diyarbekir in the second half of the 18th century. In the present study, it was observed that the houses in which these women lived were generally dilapidated affairs and their clothing was worn out. It was also observed that these women (with average assets of 51 piastre) constituted the poorest people among society since they experienced poverty more intensely than poor men (average assets of 57.5 piastre). This shows that the phenomenon of “the feminization of poverty”, which signifies that poverty is experienced more in women than in men, also existed in the past.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 3, 2019 |
Submission Date | February 10, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 59 |