In Muslim societies, the capitalist system is implemented with its characteristics of market dominance, unlimited competition and a liberal perspective. Paradoxically, rather than discussing how appropriate the capitalist values are to the principles of Islam, trade unions are widely being criticized. Debates on trade unions are focused on class, with the view that a society based on class structure will not be Islamic. From an Islamic viewpoint, on one hand, there are those who see employees and employers as equal parties, and advocate that the state should be neutral in this relationship. On the other hand, there are those who agree that employees are vulnerable, have weak bargaining power, should be organized, and the state should interfere in favor of the weak. Given that the primary goal of both Islam and Trade Unions is justice, compliance of labor relations with Islamic values is essential. Since employees always have limited opportunities, it is a fact that they cannot be equal to employers even though they have legal equality. Hence, the right to trade unions, collective bargaining and strike rights, must be primarily addressed in Muslim societies. In this article, the regulations on industrial relations in Muslim societies will be examined.
Müslüman toplumlarda kapitalist ekonomik sistemin uygulandığı, piyasanın egemen kılındığı, sınırsız rekabeti esas alan ve piyasaya müdahaleyi reddeden liberal anlayışın yaygın olarak kabul gördüğü bilinmektedir. Kapitalist sistemin İslam’ın ilkelerine ne kadar uygun olduğunu tartışmak yerine, gayri İslami ekonomik sistemin yarattığı yoksulluk ve sömürüyle mücadeleyi esas alan sendikal örgütlenmenin Müslümanlar arasında tartışılması bir çelişkidir. Müslüman toplumlarda sendikal haklara yönelik tartışmalar daha çok sınıf bağlamında yapılmakta, sınıflı bir toplum yapısının İslami olmayacağı görüşü öne çıkmaktadır. Endüstri ilişkilerine İslami perspektiften bakıldığında bir tarafta çalışanları ve işverenleri eşit taraflar olarak gören ve bu ilişkide devletin tarafsız olması gerektiğini savunanlar; diğer tarafta çalışanların işverenler karşısında güçsüz ve pazarlık gücü zayıf taraf olduğunu kabul eden, işçilerin örgütlenmesini zaruri gören ve devletin güçsüz lehine müdahale etmesi gereğini savunanlar mevcuttur. Hem İslam’ın hem de sendikaların öncelikli amacı adalettir ve iş sözleşmelerinin İslami değerlere uygunluğu esastır. İşçi-işveren ilişkileri söz konusu olduğunda, çalışanların işverenle eşit olmadığı ve hukuki olarak eşitliğe sahip olsa da, her zaman sınırlı fırsatlara sahip olduklarından ve hatta fırsatların yokluğu nedeniyle işverenlerin şartlarını kabul ettikleri bir gerçektir. Bu gerçeği dikkate alarak, işçilerin örgütlenmesi, toplu pazarlık ve grev hakkının ele alınması gerekmektedir. Bu makalede endüstri ilişkilerini düzenleyen ve sistemleştiren sendika, toplu pazarlık ve grev hakkı Müslüman toplumlar özelinde incelenecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Theoretical Article |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | February 15, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 61 |