Objective: To compare de novo and superimposed preeclampsia outcomes and evaluate the role of chronic hypertension in preeclampsia outcomes
Methods: The present retrospective case-control study was conducted on 250 pregnant women diagnosed with preeclampsia, including 100 patients in the superimposed preeclampsia group, 150 in the de novo preeclampsia group. The control group comprised 200 low-risk pregnant women consecutively delivered in the same timeline. De novo and superimposed preeclampsia groups’ demographic specialties and obstetric and neonatal outcomes were compared with the control group and also compared between preeclampsia groups. Parameters were then evaluated with the literature findings.
Results: Early onset preeclampsia and preterm delivery rates were higher in the superimposed preeclampsia group , with p-values 0.046 and 0.026, respectively, The presence of prodromal symptoms was lower in the superimposed preeclampsia group than in the de novo preeclampsia group (p=0.029). Fetal growth retardation was higher in both preeclampsia groups then in the control group with a p-value of <0.001. Severe preeclampsia rates were similar in the preeclampsia groups with a p-value of 0.278.
Conclusion: The presented study showed in a single tertiary center experience that chronic hypertension is an individual risk factor for early-onset preeclampsia occurrence and preterm delivery. Because the prodromal symptoms are seen less in a superimposed preeclampsia group than in the de novo preeclampsia group, obstetricians must be careful with severe preeclampsia in such specific patient group.
Amaç: De novo ve superempoze preeklampsi sonuçlarını karşılaştırmak ve kronik hipertansiyonun preeklampsi sonuçlarındaki rolünü değerlendirmek.
Yöntemler: Mevcut retrospektif vaka-kontrol çalışması, 100'ü süperempoze preeklampsi grubunda, 150'si de novo preeklampsi grubunda olmak üzere, preeklampsi tanısı alan 250 hamile kadın üzerinde gerçekleştirildi. Kontrol grubu, aynı zaman aralığında ardı ardına doğum yapan 200 düşük riskli hamile kadından oluşuyordu. De novo ve süperempoze preeklampsi gruplarının demografik özellikleri, obstetrik ve neonatal sonuçları kontrol grubu ile karşılaştırıldı Sonuçlar preeklampsi subgrupları arasında da karşılaştırıldı. Daha sonra parametreler literatür bulgularıyla birlikte değerlendirildi.
Bulgular: Erken başlangıçlı preeklampsi ve erken doğum oranları, süperempoze preeklampsi grubunda p değerleri sırasıyla 0,046 ve 0,026 ile daha yüksekti. Prodromal semptomların varlığı, süperempoze preeklampsi grubunda de novo preeklampsi grubuna göre daha düşüktü (p=0,029) ). Fetal büyüme geriliği her iki preeklampsi grubunda da p değeri <0,001 ile kontrol grubuna göre daha yüksekti. Şiddetli preeklampsi oranları preeklampsi gruplarında p değeri 0,278 ile benzerdi.
Sonuç: Sunulan çalışma, üçüncü basamak tek merkez deneyiminde, kronik hipertansiyonun erken başlangıçlı preeklampsi oluşumu ve erken doğum için bağımsız bir risk faktörü olduğunu göstermiştir. Süperempoze preeklampsi grubunda prodromal semptomlar de novo preeklampsi grubuna göre daha az görüldüğü için, bu spesifik hasta grubunda şiddetli preeklampsi konusunda kadın doğum uzmanlarının dikkatli olması gerekmektedir.
süperempoze preeklampsi preeklampsi sonuçları olumsuz gebelik sonuçları kronik hipertansiyon
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Obstetrics and Gynaecology |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 28, 2024 |
Submission Date | February 21, 2024 |
Acceptance Date | June 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 21 Issue: 4 |