Aim: Congenital tumors in fetuses are exceedingly uncommon. The majority of these tumors will be primarily addressed through intrauterine surveillance. They may occur without any clinical symptoms or could lead to serious complications, such as hydrops. Recent progress in prenatal genetic diagnostics and imaging techniques has significantly enhanced the ability to detect fetal tumors and congenital anomalies.
Materials and methods: A retrospective case series was conducted at a tertiary referral center over a ten-year period, from January 1, 2014, to January 1, 2024, on confirmed cases of fetal tumors identified within our perinatology center. Patients suspected of having fetal tumors underwent biweekly ultrasonographic assessments to monitor critical parameters. Relatively more common cases of fetal tumors (lymphangioma and sacrococcygeal teratoma) were not included in the study.
Results: A total of 16 cases of various type of fetal tumors from different origins were identified. Associated anomalies were identified in three cases, including two cases of epignathus and the case of glioblastoma multiforme. Fetal growth restriction, fetal anemia and amniotic fluid abnormalities were not detected in any of the cases during prenatal monitoring. Hydrops occurred only in one case involving an intrapericardial teratoma. Eleven cases managed to reached delivery and four of them required surgery. Malignancy was detected in 2 cases after surgical intervention
Conclusion: Ultrasonography is the first step imaging method for evaluation of the fetal tumors. However, it is not always easy to determine the location and histology diagnosis of the mass by ultrasonography.
Amaç: Fetüslerde konjenital tümörler son derece nadirdir. Bu tümörlerin büyük çoğunluğuna prenatal dönemde tanı koyulabilmektedir. Bazen herhangi bir klinik bulgu oluşturmazken, bazen de hidrops gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilirler. Prenatal genetik tanı ve görüntüleme tekniklerindeki son gelişmeler, fetal tümörleri ve konjenital anomalileri tespit etme becerisini önemli ölçüde artırmıştır.
Gereç ve yöntemler: Bu retrospektif çalışmada 1 Ocak 2014 ve 1 Ocak 2024 tarihleri arasında üçüncü basamak bir hastanede tanısı doğrulanmış fetal tümör vakaları değerlendirilmiştir. Fetal tümör olduğundan şüphelenilen hastalar kritik parametreleri değerlendirmek için iki haftada bir ultrasonografik değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Nispeten daha sık görülen fetal tümör vakaları (lenfanjiom ve sakrokoksigeal teratom) çalışmaya dahil edilmemiştir.
Bulgular: Farklı kökenlerden gelen çeşitli tiplerde toplam 16 fetal tümör vakası tespit edilmiştir. İki epignathus ve bir glioblastoma multiforme vakası olmak üzere üç vakada ek anomaliler gözlenmiştir. Prenatal takip sırasında hiçbir vakada fetal büyüme kısıtlılığı, fetal anemi ve amniyotik sıvı anormallikleri tespit edilmemiştir. Sadece intraperikardiyal teratom içeren bir olguda hidrops meydana gelmiştir. On bir olgu doğuma ulaşmayı başarırken, dördüne cerrahi müdahale uygulandı. Cerrahi müdahale sonrasında 2 olguda malignite tespit edildi
Sonuç: Ultrasonografi fetal tümörlerin değerlendirilmesinde ilk basamak görüntüleme yöntemidir. Ancak ultrasonografi ile kitlenin yerini ve histolojik tanısını belirlemek her zaman mümkün değildir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Obstetrics and Gynaecology |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 28, 2024 |
Submission Date | December 6, 2024 |
Acceptance Date | December 19, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 21 Issue: 4 |