Mevcut makalede, Osmanlı
İmparatorluğu’nda Sokullu’nun öldürülmesinden Lale Devri’nin sonuna kadar
uzanan süre içinde gerçekleşen iktidar değişimleri ele alınmış, söz konusu
dönemde (1579-1730) iktidar inşasının süreklilik gösteren ortak dinamiklere
sahip olup olmadığı üzerinde durulmuştur.
Siyasetin temel aktörlerinin padişah ve vezir gibi meşru güçlerden
ibaretmiş gibi görünmesine rağmen, alt katmanda bu resmi güçleri aşabilen,
onları istediği gibi yönlendirebilen, yetkileri tanımlanmamış güçlerin var
olduğu gözlenmiştir. Meşru olmayan bu siyaset aktörleri, kendilerine verilen
görevleri aşarak darbeler planlamakta, padişah ve sadrazamları düşürmekte,
onların yerine yenilerini getirebilmektedirler. Osmanlı’da Sadaret kaymakamı,
valide sultan, şeyhülislam ve onlara bağlı kurumsal güçlerin uhdesinde olan iktidar
inşası, hemen hemen istisnasız şekilde darbeler vasıtasıyla yürütülmüştür. Osmanlı tarihinin en kanlı iki isyanı arasında
yaşanan ve Lale Devri olarak nitelendirilen dönemin dinamikleri, 12 yıllık kısa
bir zaman dilimine rağmen kendisinden önce ve sonra meydana gelen olayların
dinamikleriyle büyük ölçüde aynıdır.
Osmanlı’da gayrı meşru iktidar inşa yöntemlerini bertaraf ederek meşru
siyasete imkân verecek yapılanmaları oluşturma teşebbüslerine her dönemde
tesadüf edilebilir. Ancak, bu yenilik
teşebbüsleri bahis konusu derin güçlerin köklü entrikalarıyla ya etkisiz hale
getirilmiş, ya da bütünüyle imha edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu Karlofça (1699) ve Pasarofça (1718) antlaşmalarının ardından, zevk ve sanat sembolizmiyle özdeşleşen farklı bir
döneme girdi. Lale Devri, bu yönüyle, kendisini yaratan sürecin bağlamından
kopukmuş gibi görünmektedir.
Lale Devri’nin lüks
ve eğlenceyi çağrıştıran sembolizmle özdeş kılınması aslında yüzeysellik
içermektedir. Matbaanın açılması, tercüme faaliyetleri, sanat ve edebiyatta
görülen dünyevi zevk ve haz unsurları, esasında yeni bir dünya görüşünün
belirtileri olarak algılanmalıdır. Lale Devri’nin aşırı zevk unsurları ve sosyal normları aşan davranış biçimleriyle
özdeş kılınmasının kanlı Patrona Halil Ayaklanması’nı
meşru göstermeye çalışan literatürün propagandalarına mı yoksa gerçek sosyal
dinamiklere mi işaret ettiği aydınlatılması gereken bir husustur.
At the present article the changes
in power that took place in the Ottoman Empire from the killing of Sokullu to the
end of the Tulip Era were discussed, and the question of whether the construction
of power in that period (1579-1730) had a continuing common dynamism was evaluated.
Although the main actors of politics seem to have consisted of legitimate forces
such as the sultan and the garand vizier, it was observed that there were powers
whose authorities weren’t defined by the law, and that could transcend these official
powers and guide them as they should. These political actors who were not
legitimate were planning to overcome the limits assigned to them, to overthrow the
sultan and the Grand viziers, and to bring the new ones instead. The construction
of power in the Ottoman Empire under the grandvisier’s deputy (Sadaret
Kaymakamı), the padisah’s mother (valide sultan), the shaykh al-Islam and the institutional
forces attached to them was carried out almost without exception by means of
coup d’états. The dynamics of the period,
which lasted for among the two bloodiest rebellions of Ottoman history, and were
described as the Tulip Revolution, are largely the same with the dynamics of
the events that took place before and after itself, despite a short period of
12 years.
In the Ottoman Empire, attempts to create
legitimate political structures by eliminating illegitimate methods of building
power that could facilitate the legitimite power, can be found at any time. However,
those attempts of innovation were either blocked or totally destroyed, by the deep-rooted
intrigues of the deeper forces. Ottoman Empire went into a different period identified
with the symbolism of pleasure and art following the treaties of Korlowitz
(1699) and Passarowitz (1718). In this way,
the Tulip Revolution seems to be disconnected from the context of the process that
created it.
The fact that the Tulip Age is
identical to symbolism, which is associated with luxury and entertainment, is actually
superficial. The opening of the printing press, translational activities,
artistic and literary elements of pleasure and desire must be perceived as an
indication of a new world view.
Whether the identification of the Tulip Era
with extreme forms of enjoyment and behavior that transcends social norms
refers the real social dynamics or to the propaganda of the literature that try
to legitimize the bloody Patrona Halil Uprising is a matter to be clarified.
Tulip Sultan Grand Vizier Governor of Sadaret Shaykhulislam Valide Sultan Power Karlowitz Edirne Event Rebellion Renovation
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 22, 2019 |
Submission Date | May 2, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 1 |