Osmanlı Devleti kuruluş yıllarından itibaren fetih hareketlerinin büyük bir kısmını gaza ve cihat anlayışı çerçevesinde Anadolu ve Balkanlar’daki eski Bizans topraklarını ele geçirmek adına batı yönünde yapmıştı. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra yeni başkentin ve boğazların güveliği için Karadeniz’de hâkimiyet sağlamak adına bu bölgeye yönelmişti. Trabzon başta olmak üzere Anadolu ile Kafkasya’nın Karadeniz kıyıları ve Kırım Hanlığı ele geçirilerek Karadeniz bir Türk gölü haline getirildi. Bu dönemde Rusya ise henüz güçlü bir devlet görünümde değildi. Moskov Knezliği ismiyle bölgesindeki diğer Türk teşekkülleri arasında siyasi bir denge güderek onların aralarındaki çekişmelerden yararlanarak varlığını sürdürmeye çalışmaktaydı. Ruslar tarih sahnesine ise tam anlamıyla III. İvan dönemi ile birlikte çıkmıştı. Çar İvan bu dönemde tüm Rus Knezliklerini egemenliği altına alarak millî bir Rus Devleti halini getirmeyi başardı. Bu şekilde Ruslar bölgenin güçlü devletleri arasına girdiler. Bu süreçte Osmanlılar Rusları bir tehdit unsuru olarak görmediklerinden Kafkasya bölgesindeki Rus ilerleyişine doğrudan müdahil olmadılar. XVIII. yüzyılda Rusların tarih sahnesine tam anlamıyla çıkmaları ile birlikte Osmanlı toprakları üzerinde büyük bir tehdit haline geldiler. Osmanlı Devleti Rus tehdidine karşı topraklarını korumak adına başta Karadeniz havzası olmak üzere sınır hatlarındaki kalelerin bakım, onarım ve tamirat işlerini ihmal etmediği gibi buralarda sürekli asker bulundurmaktaydı. Bu sınır kalelerinden biri olan Faş Kalesi oldukça önemli bir stratejik konuma sahiptir. Bu çalışmada 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Batı Kafkasya’da bulunan Faş Kalesi’nin askeri ve lojistik açısından önemi ele alınmıştır. Bu makalenin hazırlanmasında başta Osmanlı tarihi araştırmalarının ana kaynakları olan arşiv vesikalarından ve diğer tetkik eserlerden yararlanılmıştır.
Most of the conquest movements were carried out in the western direction in order to seize the old Byzantine lands in Anatolia and the Balkans within the framework of the understanding of gaza and jihad since the establishment of the Ottoman Empire. After conquering Istanbul, Fatih Sultan Mehmet headed to this region in order to gain dominance in the Black Sea for the new capital and straits security. Black Sea coasts of Anatolia and Caucasia, especially Trabzon, and the Crimean Khanate was captured and the Black Sea was turned into a Turkish lake. In this period, Russia was not yet a strong state. It was trying to maintain its existence by maintaining a political balance between the other Turkish organizations in the region under the name of Moskvian Principality by taking advantage of conflicts between them. Russians appeared on the stage of history with the period of Ivan III. In this period, Tsar Ivan succeeded in bringing all the Russian Principalities under his dominance and making it a national Russian State. In this way, the Russians entered among the powerful states of the region. In this process, the Ottomans did not directly intervene in the Russian advance in the Caucasus region, as they did not see the Russians as a threat. XVIII. In the 19th century, with the Russians' full emergence on the stage of history, they became a great threat on the Ottoman lands. In order to protect its lands against the Russian threat, the Ottoman Empire didn’t neglect the maintenance, repair and repair works of the castles on the border lines, especially in the Black Sea basin, guarding them with soldiers. Faş Castle, which is one of these border castles and has a very important strategic location, is one of them. In this study, Fas Castle’s military and logistic importance that located in Western Caucasus is discussed, during the Ottoman-Russian War of 1806-1812. In the preparation of this article, first of all archival documents, which are the main sources of Ottoman historical research, and other research works related to this topic were used.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | History |
Authors | |
Publication Date | January 27, 2023 |
Submission Date | October 31, 2022 |
Acceptance Date | December 28, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 22 Issue: 1 |