İletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi, modern toplumların yapısında köklü dönüşümlere yol açmıştır. 20. yüzyılın sonlarından itibaren internetin ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması, bireylerin, toplulukların ve devletlerin etkileşim biçimlerini yeniden şekillendirmiştir. Günümüzde bireyler arasındaki iletişim giderek daha fazla dijital platformlar aracılığıyla gerçekleşmekte, bu da yeni bir kamusal alanın oluşmasına ve geleneksel kamusal alanın yeniden tanımlanmasına neden olmaktadır. Bu makale, iletişim teknolojilerinin toplumsal dinamikler üzerindeki etkilerini ele alan Jürgen Habermas ve Manuel Castells'in teorilerini karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Habermas, İletişimsel Eylem Teorisi ile kamusal alanın dönüşümünü analiz ederken, iletişim teknolojilerinin toplumsal katılımı artırma potansiyeline ve kamusal alanın ticarileşme riski gibi sorunlara odaklanır. Habermas’a göre dijital iletişim, bireylerin kamusal alana katılımını genişletebilir, ancak aynı zamanda ticarileşme ve özel çıkarların kamusal alanı kuşatması riski de taşır. Castells ise Ağ Toplumu teorisi ile dijital ağların toplumsal yapıları ve güç ilişkilerini yeniden şekillendirme gücünü vurgular. Özellikle dijital bölünmenin toplumsal eşitsizlikleri artırabileceğine dikkat çeken Castells, küresel iletişimin toplumsal yapılar üzerindeki etkilerini ele alır. Bu iki teori, iletişim teknolojilerinin demokratik süreçler ve toplumsal katılım üzerindeki çift yönlü etkilerini anlamada birbirini tamamlayıcı ve eleştirel perspektifler sunar. Çalışma, teorik analiz ve karşılaştırmalı analiz yöntemlerini benimseyerek, iletişim teknolojilerinin toplumsal yapıları nasıl dönüştürdüğünü çok boyutlu bir bakış açısıyla incelemeyi amaçlamaktadır. Teorik analiz, konuyu kuramsal çerçeveler içinde ele alarak kavramsal bir inceleme sunarken, karşılaştırmalı analiz, iki teorinin benzerlik ve farklılıklarını detaylandırarak anlamayı sağlar.
The rapid advancement of communication technologies has brought about profound transformations in the structure of modern societies. Since the late 20th century, the proliferation of the internet and digital communication tools has reshaped the ways individuals, communities, and nations interact. Today, communication increasingly occurs through digital platforms, leading to the emergence of a new public sphere and the redefinition of traditional public spaces. This paper comparatively examines the theories of Jürgen Habermas and Manuel Castells, both of whom have explored the impact of communication technologies on social dynamics. Habermas, through his theory of communicative action, analyzes the transformation of the public sphere, focusing on both the potential of communication technologies to enhance public participation and the risks of commercialization. According to Habermas, digital communication can broaden individual participation in the public sphere, but it also carries the risk of being dominated by commercial interests. Castells, on the other hand, emphasizes the power of digital networks to reshape social structures and power relations through his network society theory. Castells particularly highlights the potential for digital divides to exacerbate social inequalities and examines the impact of global communication on social structures. These two theories offer complementary and critical perspectives on the dual effects of communication technologies on democratic processes and social participation. This study aims to examine how communication technologies transform social structures through a multidimensional lens, employing theoretical and comparative analysis. While theoretical analysis provides a conceptual examination of the topic within theoretical frameworks, comparative analysis enables a detailed understanding of the similarities and differences between the two theories.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication Studies, Communication Theories |
Journal Section | Communication |
Authors | |
Publication Date | January 28, 2025 |
Submission Date | October 9, 2024 |
Acceptance Date | January 1, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 24 Issue: 1 |