The Qur’ān, which is the holy book of the religion of Islam and the Muslims who believe in this religion, according to the general acceptance, was revealed part by part in a period of about twenty-three years. It is a sacred text that was revealed to the prophet Muḥammad and was taken between two covers after the death of the Prophet and was compiled or turned into a book. Nonetheless, when and where this holy text began to be revealed, which verses or suras were the first to be revealed, the cessation of the revelation, the way it came and the descent process, the arrangement of the verses or suras, how and by whom they were recorded, have always been investigated and discussed by both Muslim and non-Muslim authors throughout the history of Islam. However, only the views of Islamic historians on these issues and the possibility of writing a history of the Qur’ān based on them have not been the subject of an independent study to date. With this in mind, our study has been written in four main sections, “The Beginning of the Qur’ānic Revelation, Forms of Coming of Qur’ānic Revelation, The Revelation Period and Arrangement of the Qur’ān, Preservation of the Qur’ān” and only by making use of the main sources of Islamic history such as magāzi, siyar, general history, city history, futūhāt, ansāb, tabaqāt and wafayāt. Because it is our main goal to reveal what Islamic historians have said about the subject we are discussing and what kind of perception of the history of the Qur’ān emerges based on what has been said. However, when necessary, it has also been used in the first sources of tafsir and hadith sciences, which are at the top of a historian’s main sources hierarchy. However, these sources were mostly applied to confirm the references made by historians to them, to get to the root of some information in the historical sources or to crosscheck them. Again, due to the importance of research-examination type studies written recently, it has benefited from time to time. From the narrations we have accessed, it has been seen that it is very difficult to obtain clear information about the time, place, mode of revelation, the content of the first revelation or the first verses or suras that descended, and the issue of fatrat al-wahy in relation to these issues. Moreover, the information provided by Islamic historical sources about the modes of Qur’ānic revelation leads to the conclusion that Jabrā’il brought the messages of Allah to his prophet, sometimes in the form of a human being and sometimes by inspiring his heart with the sound of a rattle, and that prophet Muḥammad found himself in a state of understanding, comprehension and memorization of these messages after the departure of the angel of revelation. It has also been determined that prophet Muḥammad received revelation for a total of 20 or 23 years, 10 or 13 years of which were in Mecca, and that Muslim historians, except Ya‘qūbī, have not been able to provide any information about the order of revelation. The first thing that Islamic historians mention in the context of the preservation of revelation is that the prophet Muḥammad submitted to Jabrā’il every year in the month of Ramadan the sūrahs or verses that had come to him up to that day and thus checked that the revelation was preserved through memorization. Apart from this, ‘Umar’s conversion to Islam and other classical news are also noteworthy in terms of showing that revelation was preserved through writing. It has also been determined that prophet Muḥammad, who himself was illiterate, appointed many names from Mecca and Medina to dictate the revelations he received, the letters he would send, the goods of the iqṭā‘, and some other matters, and that these names wrote the revealed verses on pieces of leather, palm branches, flat shoulder blades, and similar materials.
History of Islam History of the Qur'an Muslim historians First Revelation Death of prophet Muhammad
İslâm dininin ve bu dine inanan Müslümanların kutsal kitabı olan Kur’ân, genel kabule göre yaklaşık yirmi üç yıllık bir süreçte parça parça Hz. Muhammed’e indirilmiş ve peygamberin vefatından sonra da cem‘ edilerek mushaflaştırılmış veya kitap haline getirilmiş kutsal bir metindir. Bununla beraber bu kutsal metnin ne zaman ve nerede inmeye başladığı, nâzil olan ilk âyet ya da sûrelerin hangileri olduğu, vahyin duraklaması, geliş şekilleri ve iniş süreci, âyet veya sûrelerin tertibi, nasıl ve kimler tarafından kayıt altına alındığı gibi hususlar, İslâm tarihi boyunca hem Müslim hem de gayrimüslim müellifler tarafından daima araştırıla ve tartışılagelmiştir. Ancak bu hususlar hakkında yalnızca İslâm tarihçilerinin görüşleri ve bunlar üzerinden bir Kur’ân tarihi yazımının imkânı bugüne kadar müstakil bir çalışmaya konu edilmemiştir. Yalnızca Muhammed Hamidullah’a ait Kur’an-ı Kerim Tarihi ve yakın zamanda Kasım Şulul tarafından kaleme alınan Kur’ân Tarihi adlı kitap çalışmaları bu anlamda kayda değerdir. Fakat söz konusu çalışmalardan, sadece Müslüman tarihçilerin Kur’ân tarihi hakkında neler söyledikleri ve bu söylenenler üzerinden ne gibi bir sonucun ortaya çıktığına dair bir neticeye varmak oldukça güçtür. Zira her iki müellif de farklı alanlardaki birçok eser türüne müracaat etmişler ve çalışmalarını bu şekilde vücuda getirmişlerdir. Bu tarz bir çalışmanın literatürdeki eksikliğinden yola çıkarak hazırlanan çalışmamız, “Kur’ân Vahyinin Başlangıcı, Kur’ân Vahyinin Geliş Şekilleri, Kur’ân’ın Nüzûl Süresi ve Tertibi, Kur’ân’ın Muhafazası” olmak üzere dört ana bölümde ve yalnızca meğâzî, siyer, genel tarih, şehir tarihi, fütûhât, ensâb, tabakât ve vefeyât türündeki İslâm tarihinin ana kaynaklarından istifade edilerek kaleme alınmıştır. Zira ele aldığımız konu hakkında İslâm tarihçilerinin ne söylediklerini ve bu söylenenler üzerinden nasıl bir Kur’ân tarihi algısı ortaya çıktığını gözler önüne sermek ana hedefimizdir. Bununla birlikte gerekli durumlarda, bir tarihçinin ana kaynakları hiyerarşisinin ilk sıralarında yer alan tefsir ve hadis ilimlerinin ilk kaynaklarından da istifade edilmiştir. Ancak söz konusu kaynaklara, daha çok tarihçilerin onlara yapmış oldukları atıfları teyit etmek, tarih kaynaklarında yer alan bir takım bilgilerin kökenine inmek veya sağlamasını yapmak için müracaat edilmiştir. Yine son dönemde yazılmış araştırma-inceleme türü çalışmalardan da önemine binaen zaman zaman yararlanılmıştır. Ulaştığımız rivayetlerden, ilk vahyin ya da inen ilk âyet veya sûrelerin zamanı, yeri, geliş şekli, içeriği ve yine bu hususlarla alakalı olarak fetret-i vahiy konusu hakkında net bir bilgiye ulaşmanın oldukça zor olduğu görülmüştür. Ayrıca Kur’ân vahyinin geliş şekilleri hakkında İslâm tarihi kaynaklarının aktardığı bilgiler, Cebrâil’in bazen bir insan suretine girerek, bazen de bir çıngırak sesi eşliğinde kalbine ilham ederek Allah’ın mesajlarını peygamberine getirdiği, Hz. Muhammed’in de vahiy meleğinin ayrılmasıyla birlikte bu mesajları anlamış, kavramış ve ezberlemiş bir halde kendisini bulduğu sonucuna götürmektedir. Yine Kur’ân vahyinin nüzûl süresiyle ilgili Hz. Muhammed’in 10 ya da 13 yılı Mekke’de olmak üzere toplam 20 veya 23 yıl boyunca vahiy aldığı ve vahyin tertibiyle ilgili olarak da Ya‘kûbî dışındaki Müslüman tarihçilerin derli toplu bir bilgi veremedikleri tespit edilmiştir. İslâm tarihçilerinin vahyin muhafazası bağlamında zikrettikleri ilk husus ise Hz. Peygamber’in her yıl Ramazan ayında o güne kadar kendisine gelen sûre ya da âyetleri Cebrâil’e arz etmesi ve bu suretle vahyin ezber yoluyla korunduğunun kontrol edilmesi olmuştur. Bunun dışında Hz. Ömer’in Müslüman olması ve başka klasik haberler de vahyin yazı marifetiyle muhafaza edildiğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Yine okuma yazma bilmeyen Hz. Muhammed’in kendisine gelen vahiyleri, göndereceği mektupları, iktâ mallarını ve diğer bazı hususları yazdırmak üzere Mekkeli ve Medineli birçok ismi görevlendirdiği ve bu isimlerin nâzil olan âyetleri deri parçalarına, hurma dallarına, yassı kürek kemiklerine ve benzeri malzemelerin üzerine yazdıkları saptanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Historical Studies (Other) |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |