Abdullah b. Mes‘ûd’un hadis rivâyet ederken titiz davrandığını ifade eden haberler hadis usûlü ve rivâyet tarihi açısından büyük öneme sahiptir. Kaynaklarda geçtiğine göre o, hadis naklederken “Hz. Peygamber’den duydum” şeklindeki kesinlik bildiren kelimelerden kaçınmış, bu lafızların yerine “buna benzer söyledi, bunun gibi söyledi” şeklinde ifadeler kullanmıştır. Hadis nakil faaliyetlerinin ciddi sorumluluk duygusuyla yapıldığını ifade eden neredeyse tüm çalışmalarda bu rivâyet referans olarak kullanılmıştır. Ancak İbn Mes‘ûd’un naklettiği haberlerde bahsi geçen lafızların izlerini görmek mümkün değildir. Tam tersine ona ait anlatımlarda bizzat Hz. Peygamber’den gördüğüne, işittiğine dair kesin ve net ifadeler vardır. İbn Mes‘ûd Kur’ân-ı Kerîm’i doğrudan Hz. Peygamber’in ağzından öğrenmiş, İslamiyet’i ilk kabullenenlerden olmuş, Hz. Peygamber’in evine rahat girip çıkmak için özel izin almış, halifeler döneminde Kûfe’de idarecilik yapmıştır. Onun Kur’ân-ı Kerîm ve hadis konusunda sahip olduğu ilmi derinlik ve iddialı karakter böyle bir rivâyet tarzına uygun düşmemektedir. Ayrıca incelenen rivâyetlerde bahsi geçen olayla beraber İbn Mes‘ûd’un Hz. Peygâmber’den naklettiği bir söz veya uygulama tespit edilememiştir. Bu tablo onun rivâyetteki ihtiyatını ifade eden haberlerin zayıf veya uydurma olabileceği ihtimalini düşündürmektedir. Çalışmanın amacı İbn Mes‘ûd’a isnad edilen tarzın onun rivâyetlerine ne kadar yansıdığını tespit etmek, şayet böyle bir etki görülmüyorsa ilgili rivâyeti senet ve metin tenkidine tabi tutarak konuyla ilgili problemlere açıklık getirmektir. Çalışma için önemli sayılabilecek bir güçlük rivâyetin sened ağının geniş olmasıdır. Rivâyeti değerlendirebilmek ve konuyu sınırlandırmak için bir takım yöntemler belirlenmiştir. Buna göre erken dönem kaynaklarına ve Kütüb-i Tis‘a’ya giren rivâyetlerin senetleri tahlil edilmiş, şayet içerik olarak bu rivâyetlerden farklı bir durum ortaya koyan haberler varsa onlar da değerlendirmeye alınmıştır. Farklılık arz etmeyen kaynaklardaki rivâyetler ve senedleri tahlil edilmemiştir. Abdullah b. Mes‘ûd’la ilgili farklı çalışmalar yapılmış olsa da onun titizliğini konu eden rivâyetler özelinde bir çalışma yapılmamıştır. Makale bu yönüyle özgün bir içeriğe sahiptir. Rivâyetleri tabiûndan on kişi nakletmiştir. Konuyla ilgili rivâyetlerin birkaçı zayıf olsa da çoğunluğu sahihtir. Olayla ilgili tüm haberler incelendiğinde, bunların kendi içinde gruplanabilen, birbirinden farklı dört anlatım tarzı olduğu görülecektir. Birinci grup rivâyetlerde İbn Mes‘ûd’un Perşembe gecesi ders yapmayı adet edindiği belirtilmiş ve burada kesinlik bildiren lafızlar kullanmadığı ifade edilmiştir. İkinci grup rivâyetlerde Perşembe gecesi ayrıntısı verilmeden İbn Mes‘ûd’la yaşanan beraberlik ve onun kesin ifadelerden kaçındığı belirtilmiştir. Üçüncü grup rivâyetlerde Perşembe gecesi ve beraberlikten bahsedilmeden normal bir nakil esnasında onun yaşadığı sıkıntılı hal tavsif edilmiştir. Dördüncü grup rivâyetlerde de İbn Mes‘ûd ile uzun beraberlikler yaşandığı ancak onun hiç hadis söylemediği anlatılmıştır. Tüm gruplarda sahih rivâyetlerin olması, bu gruplarda ortak ravilerin yer alması rivâyetlerin birini ötekine tercih etmeyi zorlaştırmaktadır. Tüm rivâyetlerdeki tek ortak vurgu İbn Mes‘ûd’un “Hz. Peygamber’den duydum” şeklindeki kesin bir ifade kullanması, sonra bir anda yaşadığı sıkıntılı durum ve bunun sonucunda kesin söylemden vazgeçmesidir. Ancak bunu alışkanlık haline getirmesi, kesinlik ifadelerinden sürekli kaçınması ortak vurgu değildir. Haberde bahsi geçen olay tekrar etmeyen, bir veya birkaç defaya mahsus yaşanmışlıklardır. Sürekliliğe hamledilecek lafızların, incelediğimiz rivâyetlerin neredeyse yarısında yer almaması bu ihtimali güçlendirmektedir. İbn Mes‘ûd’un herhangi bir şey için “Hz. Peygamber’den duydum” dememesi, bunlara bedel kesinlik ifade etmeyen “bunun gibi, buna benzer, buna yakın” lafızları kullanmayı alışkanlık haline getirdiği anlamına gelmemelidir. Burada belirgin olan husus hadis rivâyetinden uzak durmak, rivayeti azaltmaktır. Haberin sonunda yer alan, kesinlik bildirmeyen ifadeler sürekli bir alışkanlığı değil, rivâyet etmekten kaçınan bir insanın rivâyet sırasında yaşadığı sıkıntılı durumu göstermektedir. Bu bakış açısıyla olaya yaklaşıldığında onun hiç rivâyet etmediğini veya normal bir rivâyet sırasında bu sıkıntıyı yaşadığını ifade eden diğer anlatımlar da bir değer bulacak, anlaşılır hale gelecektir.
The reports indicating that ‘Abdullāh b. Mas‘ūd was meticulous in narration are of great importance in terms of ḥadīth methodology and the history of narration. According to the sources, he avoided definite statements such as “I heard it from the Prophet” when narrating ḥadīth, and used imprecise expressions such as “he said similar to this, he said like this”. This narration has been used as a reference in almost all studies that state that ḥadīth transmission activities were carried out with a sense of serious responsibility. However, it is not possible to see the traces of the aforementioned words in Ibn Mas‘ūd’s narrations. On the contrary, in his narrations, there are clear and precise statements that he saw and heard from the Prophet himself. Ibn Mas'ūd learned the Qur’ān directly from the mouth of the Prophet, was one of the first to accept Islam, received special permission to enter and leave the Prophet’s house easily, and served as an administrator in Kūfa during the caliphs. His scholarly depth and assertive character in Qur’ān and ḥadīth are not suitable for such a narration style. In addition, in the narrations examined, there is no word or practice that Ibn Mas‘ūd narrated from the Prophet with the incident mentioned. This table suggests the possibility that the news expressing his caution in narration may be weak or fabricated. The aim of this study is to determine to what extent the style attributed to Ibn Mas‘ūd is reflected in his narrations, and if such an effect is not seen, to clarify the problems related to the subject by subjecting the relevant narration to sanad and textual criticism. A difficulty that can be considered important for the study is the wide network of the narration. In order to evaluate the narration and to limit the subject, a number of methods have been determined. Accordingly, the narrations in the early period sources were analyzed in terms of sanad and text. If there are narratives that reveal a different situation from the narrations we examined, they were also evaluated. The narrations in other sources that do not differ from these narrations and their sanads have not been analyzed. Different studies have been conducted on ‘Abdullāh b. Mas‘ūd. However, no study has been conducted on the narrations about his meticulousness in transmitting ḥadīth. This article has an original content in this respect. The narrations were narrated by ten people from the tabiūn. Although a few of the narrations on the subject are weak, the majority of them are sahih. When all the reports about the incident are analyzed, it will be seen that there are four different narrative styles that can be grouped within them selves. In the first group of narrations, Ibn Ibn Mas‘ūd’s lectures on Thursday night are included and it is stated that he did not use definite words here. In the second group of narrations, the togetherness with Ibn Mas‘ūd and his avoidance of definite statements are mentioned without giving details of Thursday night. In the third group of narrations, his distress during a normal transmission is described without mentioning Thursday night and the company. In the fourth group of narrations, it is described that Ibn Mas‘ūd had long companionship with Ibn Mas‘ūd but that he did not say any ḥadīth. The presence of authentic narrations in all groups and the presence of common narrators in these groups make it difficult to prefer one narration over another. The only common emphasis in all narrations is Ibn Mas‘ūd’s use of a definite statement, “I heard it from the Prophet”, and then his sudden distress and consequent abandonment of the definite statement. However, the fact that he made it a habit and constantly avoided definitive statements is not the common emphasis. The event mentioned in the news report is a non-recurring event that happened once or a few times. This possibility is strengthened by the fact that the words that can be attributed to continuity do not appear in almost half of the narrations we analyzed. The fact that Ibn Mas‘ūd did not say “I heard it from the Prophet” for anything should not be taken to mean that he was in the habit of using the words “like this, similar to this” which do not express certainty. The obvious point here is to avoid narrating ḥadith. The non-conclusive expressions at the end of the report do not indicate a constant habit, but rather the distressing situation experienced by a person who abstained from narrating during narration. When approached from this point of view, other narratives that state that he did not narrate at all or that he experienced this distress during a normal narration will also find value and become understandable.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Hadith |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | March 22, 2024 |
Acceptance Date | June 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 11 Issue: 1 |