Bu çalışmamamızda Ebû Yûsuf Ya‘kūb b. İshâk b. es-Sabbâh el-Kindî’nin nefs hakkında açıklamalar yaptığı risalelerinden hareketle nefs anlayışını ortaya koymaya çalıştık ve sonrasında Kindî’nin görüşlerinin Antik Yunan filozoflarıyla olan benzerlik ve farklılıklarını incelemeye çalıştık. Kindî’nin nefs hakkındaki açıklamaları temelde üç kısma ayrılmaktadır. Bunlar, nefsin tanımı, nefsin yapısı ve nefsin ölümden sonraki durumu şeklindedir. Bu kısımlar, çalışmamızın başlıklarını belirlememizde de rol almıştır. Kindî’yi Antik Yunan filozoflarıyla kıyaslayarak incelememizin sebebi, Kindî’nin sık sık çeşitli Antik Yunan filozoflarına atıf yaparak onların görüşlerini aktarmış olmasıdır. Dolayısıyla Kindî’nin nefs anlayışında Antik Yunan filozoflarından ne kadar etkilenmiş olduğu sorusu ortaya çıkmaktadır.
Kindî’nin nefs özelinde kaleme aldığı Risāle fî’n-nefs (Nefs Üzerine Risalesi) ve Kelâmun fî’n-nefs muhtasarun vecîz (Nefs Üzerine Kısa Birkaç Söz) adlı iki çalışması vardır. Ayrıca -içerisinde nefs kavramının da bulunduğu- çeşitli felsefî kavramların tanımını ve açıklamasını yaptığı Risâle fî Hudûdi’l-Eşyâ ve Rusûmihâ (Tarifler Üzerine Risalesi) adlı bir çalışması vardır. Kindî, el-Hudûd’ta nefsin bir tanımını yapıp beraberinde nefsin bilinen üç tanımını aktarır. Kindî, burada yaptığı tanımda Aristoteles’e atıfta bulunmaz ama onun nefs tanımını, -nefsin bilkuvve hayat sahibi organik doğal cismin ilk yetkinliği şeklindeki tanımı- benzer şekilde bizlere sunar. Risāle fi’n-Nefs’te, el-Hudûd’un aksine, Antik Yunan filozoflarından Pythagoras, Platon ve Aristoteles’e atıflarda bulunarak düşüncelerini paylaşır. Kindî’nin bu filozofların isimlerini açıkça zikrederek onlara atıfta bulunmasının sebebi, risalenin başında belirttiği çalışmanın yazılış amacından anlaşılmaktadır. Kindî burada kendisinden üç şeyin istendiğini söyler. Bunlar, nefs hakkındaki görüşlerin özetlenmesi, Aristoteles’in De Anima (Nefs Üzerine) kitabının özetlenmesi ve diğer filozofların görüşlerinin ortaya konmasıdır. Çalışmamızda, Kindî’nin Antik Yunan filozoflarına yaptığı atıfları, Platon ve Aristoteles’in eserleriyle kıyaslayarak inceledik ve incelememiz sonucunda Kindî’nin ağırlıklı olarak Platon’dan etkilenmiş olduğunu gördük. Kindî, Risāle fi’n-Nefs’te ağırlıklı olarak Platon’un ismini zikrederek atıfta bulunur, buna karşın Aristoteles’in ismi sadece bir yerde zikredilir ve bu atfın Aristoteles’ten ziyade Platon’a ait olma ihtimali vardır. Çok kısa bir risale olan Kelâmun fîn-nefs’te, Aristoteles’in ismi bir kez geçmektedir fakat buradaki Aristoteles atfı Kindî tarafından Platon ile uzlaştırılarak aktarılmaktadır. Yani bu atfın Platon ile bağlantılı yönleri vardır. Dolayısıyla Kindî’nin nefs konusunda birçok filozofun görüşlerini aktarmasını beklerken aslında Platon’un görüşlerini aktarmış olduğunu, Aristoteles’in De Anima’sını ise özetlememiş olduğunu gördük. Ancak ölümden sonra nefsin durumu ya da diğer bir ifadeyle nefsin ölümsüzlüğü konusunda Kindî’nin Platon’dan ziyade Yeni Platonculardan etkilenmiş olduğu görülmektedir.
Kindi, her ne kadar önceki filozofların görüşlerini özetleme amacıyla hareket etse de aktardığı düşünceleri kendi felsefesine uyacak şekilde aktarmıştır. Mesela Pythagoras, Platon ve Yeni Platoncularda nefs göçü, nefs anlayışlarında önemli bir yer tutar, fakat Kindî, nefs göçüyle alakalı herhangi bir bilgi vermez. Diğer taraftan da mevzubahis filozofların nefs göçüyle bağlantılı ele aldığı nefsin yükselişi ve arınışı konusunu paylaşmıştır. Bundan bahsetmemizin sebebi özellikle Platon ve Yeni Platoncularda bu konuların birbirlerinden ayrılamayacak düzeyde iç içe olmalarıdır. Yani Kindî, her konuyu birebir aktarma yoluna gitmemiştir. Dolayısıyla kendi felsefesine uyacak şekilde görüşler paylaşmıştır. Böylelikle Kindî, kendi nefs anlayışını da ortaya koymuş olmaktadır. Ancak risalelerin geneline baktığımızda, nefs göçü gibi büyük farklılıkların çoğunlukta olmadığını, yani daha çok küçük farklılıkların mevcut olduğunu da belirtmek gerekir. Kindî’nin farklılaştığı kısımları, Kindî’nin kendine ait yorumlayışı olarak görüyoruz. Fakat Kindî’nin benzerlik gösterdiği noktalar da önem arz etmektedir, çünkü Kindî’nin, hem benzerlik hem farlılık yönünden kendinden sonraki İslam düşüncesine katkıda bulunmuş bir filozof olduğunu düşünüyoruz. Çünkü birebir ve benzer şekilde aktardıkları dahi kendinden sonraki filozoflar tarafından kabul görmüş, devam ettirilmiştir. Dolayısıyla Kindî’nin düşüncelerini incelemek, İslam felsefesi literatürünün başlangıç noktasında Antik Yunan düşüncesinin ne denli etkili olduğunu görmemizi sağlayacaktır.
In this study, we have tried to present Abū Yūsuf Yaʿqūb b. Isḥāq b. al-Sabbāḥ al-Kindī's understanding of the soul (nafs) based on his treatises in which he makes explanations about the soul, and then we have tried to analyze the similarities and differences between al-Kindī's views and the Ancient Greek philosophers. Al-Kindī's explanations about the soul are basically divided into three parts. These are the definition of the soul, the structure of the soul, and the state of the soul after death. These parts also played a role in determining the titles of our study. The reason for analyzing al-Kindī in comparison with the Ancient Greek philosophers is that al-Kindī frequently refers to various Ancient Greek philosophers and quotes their views. Therefore, the question arises as to how much al-Kindī was influenced by the Ancient Greek philosophers in his understanding of the soul.
Al-Kindī wrote two works on the soul, Risāla fī al-nafs (Discourse on the Soul) and Kalāmun fī al-nafs muhtasarun wajīz (A Concise and Brief Statement About the Soul). He also wrote a work titled Risāla fī Hudūd al-Ashyā wa Rusūmihā (Treatise on Definitions) in which he defined and explained various philosophical concepts, including the concept of the soul. In al-Kindī's al-Khudūd, he provides a definition of the soul and then cites three known definitions of the soul. Al-Kindī does not refer to Aristotle in his definition here, but he presents his definition of the soul -as the first perfection of the organic natural body with potential life in it- in a similar way. In Risāla fi al-Nafs, unlike al-Hudūd, he shares his thoughts by referring to the Ancient Greek philosophers Pythagoras, Plato, and Aristotle. The reason for al-Kindī's referring to these philosophers by explicitly mentioning their names can be understood from the purpose of writing the work, which he states at the beginning of the treatise. Al-Kindī says that three things are asked of him here. These are summarizing the views on the soul, summarizing Aristotle's De Anima (On the Soul), and presenting the views of other philosophers. In our study, we analyzed al-Kindī's references to the Ancient Greek philosophers by comparing them with the works of Plato and Aristotle, and we found that al-Kindī was predominantly influenced by Plato. In the Risāla fi al-Nafs, al-Kindī refers to Plato predominantly by mentioning his name, whereas Aristotle's name is mentioned only in one place, and it is possible that this reference belongs to Plato rather than Aristotle. In the very short treatise Kalāmun fīn-nafs, Aristotle is mentioned once, but the reference to Aristotle is reconciled with Plato by al-Kindī. In other words, this attribution has aspects related to Plato. Therefore, while we expected al-Kindī to convey the views of many philosophers on the soul, we found that he actually conveyed Plato's views and did not summarize Aristotle's De Anima. However, on the status of the soul after death, or in other words, on the immortality of the soul, al-Kindī seems to have been influenced by the Neo-Platonists rather than Plato.
Although al-Kindī's aim was to summarize the views of previous philosophers, he conveyed them in a way that corresponded his own philosophy. For example, Pythagoras, Plato, and the Neo-Platonists all emphasize the transmigration of the soul in their understanding of the soul, but al-Kindī does not provide any information about the transmigration of the soul. On the other hand, he shared the subject of the soul's ascension and purification, which these philosophers discussed in connection with the transmigration of the soul. The reason we mention this is that especially in Plato and the Neo-Platonists, these topics are so intertwined that they cannot be separated from each other. In other words, al-Kindī did not try to convey each topic exactly. Therefore, he shared his views in accordance with his own philosophy. In this way, al-Kindī also reveals his own understanding of the soul. However, when we look at the sum of the treatises in general, it should be noted that major differences such as the transmigration of the soul are not in the majority, that is, there are mostly minor differences. We see the parts where al-Kindī differs as al-Kindī's own interpretation. However, the points where al-Kindī shows similarities are also important because we think that al-Kindī is a philosopher who contributed to later Islamic thought in terms of both similarities and differences. Because even what he conveyed in a similar way was accepted and continued by later philosophers. Therefore, analyzing al-Kindī's thoughts will allow us to see how influential Ancient Greek thought was at the starting point of Islamic philosophical literature.
Islamic Philosophy Al-Kindī Soul Immortality Plato Aristotle
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Ancient Philosophy, Hellenistic Philosophy, Medieval Philosophy, History of Philosophy (Other) |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | September 17, 2024 |
Acceptance Date | December 20, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 11 Issue: 2 |