İnsan, bilinebilen tarihinden itibaren kendini düşünme konusu hâline getirmiş, bilgi ve eylem imkânlarıyla birlikte sürekli daha fazlasını merak ederek dünya içindeki var oluşunu güçlendirmek istemiştir. Bu meyanda insan erkek ve kadındır. İnsanlık kadın ve erkek için müşterek kavram olsa bile, insanlar arasındaki çeşitli sorunlar ve ayrışmalar bu kez cinsler arasında da ortaya çıkmış, zaman içinde kadın ve erkek farklı yönleriyle düşüncenin konusunu teşkil etmiştir. Modernleşme ile birlikte kadın daha çok yitirilmiş haklarını elde etmekle ve toplumsal alanda engellenmesine karşı mücadele vermekle modern dünyanın inşasında yerini almaya çalışmışken bu engellenmişliğin tahlili geniş bir tarih ve toplum teorisi içerisinde yapılmak istenmiştir. Hiç kuşkusuz çağımızın hâlihazırda en güncel konularından biri kadındır. Hiçbir dönemde kadın bahsi modern dünyada ele alındığı gibi ele alınmış değildir. Bu yönüyle tarihsel her araştırma belirli ölçüde anakronik olmak durumunda kalacak, metodolojik eksikliklerle malul olacaktır. Bununla birlikte modern çağdaki sorunlara kısmen benzeyebilecek yaklaşımlar sergileyen en müstesna isim Muhyiddin İbnü’l-Arabî (ö. 638/1240) kabul edilebilir. ‘İnsan merkezli’ tasavvuf-metafizik anlayışına sahip İbnü’l-Arabî aynı zamanda erkek ve kadın üzerinde düşünmeyi, düşüncenin temel konularından biri kılmış, metafizik tasavvurunu bu sorunlar üzerinden ortaya koymuştur. Onun düşüncesinde insan ‘dış dünyada delil arayan bir varlık’ olmaktan çıkarak bizzat delil ve burhan hâline gelmiş, böylece metafizik bilgi yön değiştirmiş, erkek ile kadın ilişkisi ise ilk kez metafizik bir muhteva dâhilinde ele alınabilmiştir. Yazının ana fikri bir metafizikçinin düşüncesinde insanı, daha özelde ise onun erkek ve kadın ile ilişkisini tespit etmektir. Bu sayede çağdaş dünyada Müslüman toplumun bakış açısının normatiflikten metafizik olana doğru evrilmesine bir kapı açmak amaçlanmıştır.
Since the dawn of recorded history, humankind has continuously made itself an object of contemplation, seeking to strengthen its existence in the world by exploring the possibilities of knowledge and action while striving to know more. In this context, the human being comprises both male and female. While humanity is a shared concept for both genders, various issues and distinctions among individuals have also emerged exclusively between the sexes over time, resulting in men and women each becoming significant subjects of philosophical inquiry based on their distinctive qualities. In the modern era, women have primarily sought to assert their place in the construction of the modern world by reclaiming their lost rights and resisting various forms of marginalization. Analyzing this marginalization has required an expansive framework of historical and societal theory. Without a doubt, the question of women remains one of the most pressing and current issues of our time. However, never before has the topic of women been addressed in the way it has in the modern world. This inevitably renders historical inquiries somewhat anachronistic and often affected by methodological shortcomings. One of the most exceptional figures to offer insights into issues that, in certain respects, parallel those of the modern era is Muḥyiddīn Ibn al-ʿArabī (d. 638/1240). With his ‘human-centric’ tasawwuf-metaphysical framework, Ibn al-ʿArabī elevated the contemplation of men and women to a central theme of thought, integrating these concerns into his broader metaphysical vision and articulating this vision through these issues. For Ibn al-ʿArabī, humanity is no longer merely ‘a seeker of evidence in the external world’ but becomes evidence and proof itself. This paradigm shift in metaphysical knowledge enabled the relationship between men and women to be addressed within a metaphysical framework for the first time. The primary aim of this study is to examine a metaphysician’s conception of humanity, with a particular focus on his understanding of the relationship between men and women. In doing so, it seeks to pave the way for contemporary Muslim societies to transition from normative frameworks to a metaphysical perspective on gender relations.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Women's Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | November 4, 2024 |
Acceptance Date | December 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 10 Issue: 2 |